2. Su Perisi

2.8K 404 218
                                    

Sakin adımlar ile indiğim aracın merdivenlerinden başımı kaldırıp çevremi izledim. Yeni yaşamımın geçeceği gezegenin havasını çektim içime.

Hayatım artık bu gezegene hapsolmuştu. Buraya gelerek bir kafese tıkılmayı kabul etmiştim. Babamın söylediği ekibe girecektim ve bu gün beni almaya ekibin başındaki kişi gelecekti ama görünürde kimse yoktu. Gerçi görsem bile onu tanıyacağımdan emin değildim. Uçağın indiği alana yaklaşan arabayı gördüğümde beni almaya gelen kişinin ekibin başındaki Oktay olacağını düşünüyordum ama arabadan inen bir kızdı. Benim yaşlarımda olan kız arabadan inip kızıl olan saçlarını savurdu. Gözleri benimle buluştuğunda hafifçe aralandı ve hızla yanıma geldi.

" Selam. Hoşgeldin." Canlı çıkan sesi güzel bir tınıya sahipti. "Ben Cansel . Oktay Çetin'in kız kardeşiyim. Aslında seni karşılamaya abim gelecekti ama acil bir işi çıktı."

"Önemli değil."

"Sandığımdan daha güzelmişsin." dediğine geldiğimden itibaren ki kısa bir sürede olsa ilk defa yüzümde küçük bir gülümseme oluştu. Çok sıcak kanlı birine benziyordu.

" Teşekkür ederim." Gülümseyip arabayı işaret etti. Arabaya geçip onun da yerine geçmesini bekledim.

Benim gezegenimdeki ulaşım araçlarından farklıydı. Gelmeden önce küçük bir araştırma yapmıştım dünya ile ilgili.

Yol boyunca Cansel'in sorularına yol boyunca kısa da olsa cevaplar vermeye çalıştım ama o her seferinde susmayıp devam ediyordu. Bu kız çok konuşuyordu.

Güzel bir evin önünde durduğumuzda yolda olan bakışlarımı Cansel'e çevirdim. Sanırım burası benim evimdi. Çevreyi inceleyen gözlerimi Cansel'e çevirdiğimde cebinden çıkardığı anahtarı bana uzattı.

"Sen yerleşmeye çalış. Yarın sabah seni almaya gelirim. Abim bu aralar meşgul. Ben sana her şeyi anlatacağım. Yarın görüşürüz."

"Görüşürüz." deyip indim arabadan. Eve doğru adımladım. Anahtarı yerleştirip kapıyı açtım. İçerisi hazırdı. Tek tek odaları gezdim. Kendime balkonu olan ve manzarası olan bir odayı seçtim. Bavulumu öylece bırakıp evi dolaşmaya devam ettim. Güzel bir evdi. Bu çevredeki tek evdi sanırım. Gelirken de gözüme pek ev çarpmamıştı. Tam sevdiğim gibi ve ruh halime uyan ormanda ıssız bir evdi.

Tek başıma geçirdiğim bir gecenin ardından sabah koşu ayakkabılarımı giyip dışarı çıktım. Ormana doğru koşmaya başladım. Gittikçe hızlandım.

Her adımımda beynimi işgal eden sorular çoğalıyordu. Benim burada ne işim vardı? Neden boyun eğmiştim babama?

Bir saat kadar koştuktan sonra eve giden yola geri döndüm. Aksi halde çoğalan sorular beni boğuyordu.

Ev görüş alanıma girdiğinde kapının önündeki arabayı fark ettim. Çatılan kaşlarım eve yaklaştıkça eski haline geldi. Kapının öndeki araba Cansel'in arabasıydı. Cansel arabadan inip yanıma geldi.

"Biraz daha gelmeseydin abimi arayacaktım. Başına bir şey geldi sandım. Neden ortadan kayboldun. İnsan bir arar haber verir. Meraktan öldüm burada." Onun hızla sıraladığı kelimelere göz devirdim.

"Birincisi Cansel ben kimseye açıklama yapmayı sevmem. İkincisi size haber verecek bile olsam bana iletişim için hiçbir şey vermediniz. Ve üçüncüsü bana burada kimse zarar veremez. Dünya da benden daha güçlü bir varlık olduğunu sanmıyorum." diyip eve doğru yürüdüm. O da peşimden geldi.

İçeriye geçip kanepelerden birine attım kendimi. O da karşıma geçti.

"Aksam ekibin geri kalanıyla tanışacaksın. Garajda araban var. Anahtarları dolabın içinde ve bir de telefon var dolapta oda iletişim için." diyip sustu. Söylediklerine bir karşılık vermedim. Cansel çenesini tutamadı yine konuşmaya başladı.

BEN SENDE KALDIMWhere stories live. Discover now