42. Yağmur Yüreklim

587 84 149
                                    

Onu özlemiştim. Hayalimde, yıldızların arasında gülümseyen yüzü belirdi. Dudaklarımda oluşan gülümsemeye, gözlerimden kayan damla eşlik etti. Çok az gülümsüyordu. Hatta bir iki kezin dışında hiç gülümserken görmemiştim onu. Bir kaç kez gördüğüm gülümsemesi bile kazınmıştı hafızama.

Onunla uyumaya alışmışım gibi onsuz uyuyamıyordum. Özlemiştim. Parmağımı yıldıza doğru uzattığımda kayarak parmağıma kondu. Parmağımın ucundaki siyah yıldıza onun gözleriymiş gibi baktım. Bir mırıltıyı andıran sesim geceye karıştı.

"Alex...." Adını mırıldandım duyarda gelir umuduyla. Daha önce adını söylediğimde gelmişti yanıma. Gelmeyeceğini anladığımda gözlerimi kapattım yavaşça. "Özledim kardan adam. Çok özledim." Boğazıma dizilen hıçkırıklar bir bir sökülürken yüreğimden içimden neler götürüyordu. Canımdan parça koparmış gibi ağlayışlarımı duyar mıydı? Ben kal diyemesem de gözlerim yalvarmıştı ona. Neden görmezden gelip gitmişti ki? "Alex.... geri dön...." Adı dudaklarımda, hayali gözlerimde bıraktım kendimi geceye. Bu şehri onunla sevmiştim ben. Bu şehir onunla güzeldi. Şimdi o yoktu ve bu şehir bomboştu. Aklıma gelen dizleri yüreğimden kopan kelimelerle fısıldadım.

"Tek kişilik miydi bu şehir? Sen gidince bomboş kaldı.

*******************************

Yine bitkin bir sabaha açtığımda gözlerimi onsuz doğan güneşe baktım. Yatağımda doğrulup çevreme baktığımda odamda olduğumu fark ettim. Amcam ben uyuduktan sonra beni buraya getirmiş olmalıydı. Uyumama rağmen neden günlerdir uyumamışım gibi hissediyordum. Parmaklarım ile gözlerimi ovuşturup saçlarımı geriye attım. Kapımın tıklanmasıyla "Gelebilirsin amca." diye mırıldandım. Kapıyı aralayıp gülümseyerek beni izledi. Gülümsedim.

"Günaydın prenses."

"Günaydın amca." Yavaş adımlarla yanıma gelip yatağın kenarına oturdu. Hafifçe kaşları çatıldı.

"Bu soğukta tavan açılıp uyunur mu prenses? Seni oradan almasam hasta olurdun!" Azarlayan sesiyle gözlerimi parmaklarıma indirdim. Yıldızları seviyordum ve belki soğuk biraz kendime gelmeme yardım eder diye açmıştım tavanı. Amcam "Onun adını sayıklıyordun." dediğinde dolan gözlerimi kırpıştırdım. Yapacak bir şeyim yoktu. Bir kardan adam olarak yüreğime bıraktığı yangının buz tutmasını bekleyecektim. Amcam konuyu değiştirip kahvaltı hazırlayacağını söyleyerek yalnız bırakmıştı beni. Bıkkınca oflayıp banyoya geçtim. Elimi yüzümü sıcak suyla yıkayıp odama geri öndüm. Rastgele üzerime geçirdiğim kıyafetlerden sonra kuş yuvasına dönen saçlarımı zorlukla tarayıp aşağı indim. Direk mutfağa geçtiğimde amcamın tost yaptığını daha doğrusu yapmaya çalıştığını gördüm. Kıkırdayıp masaya oturdum. Sesimi duyunca bana döndü. Gözlerime baktığı kısa süre sonra kaşları çatıldı ve geri önüne döndü. "Amca bir sorun mu var?"         

Derin bir nefes alıp elindeki tostu önüme bırakıp karşıma oturdu. "Gülümsemen bile ruhsuz Nora. O kadar donuk bakıyorsun ki. Elimden gelse o adamı buraya getiririm ama elimden yanında olmak dışında bir şey gelmiyor." Başımı önüme eğip bekledim biraz. Çenemi dikleştirip kaçırdığım gözlerimi kararla amcamın gözlerine diktim.

"Alıştım amca. Artık zaten dönmesini beklemiyorum. Dönse bile bazı şeyler için çok geç." Dün gece dönmesi için ağlayışım geldi aklıma. Dün gece kaybetmiştim kendimi. Devam ettim. "Böyle bir duruma düşeceğimi bilerek bıraktı beni. Ne hale geleceğimi bilerek." Amcam inanmamış gibi olsa da söylediklerime üstelemedi. Önümdeki tosta isteksizce bakıp elime aldım. Ben mideme zorla tostu göndermeye çalışırken amcamın gizlice beni izlediğini biliyordum. Zorla bir tostu bitirdiğimde amcam ikincisini koydu önüme. Yalvaran gözlerle baktım. "Amca doydum ben. Yemek istemiyorum." Kaşları çatıldı. Kaşlarımı çatma huyumu kesinlikle amcamdan almış olmalıydım. "Amca lütfen. Yersem kusarım." İsteksizce kafasını salladığında rahat bir nefes verdim.

BEN SENDE KALDIMWhere stories live. Discover now