25. Senin kırdıkların

935 130 153
                                    

Usulca değdirdi dudaklarını dudaklarıma. Öylece durdu bir süre. "Ben seni kaybetmekle birlikte kendimi de kaybetmekten korkuyorum."

Dudaklarını dudaklarıma kapattı. Usulca öptü beni. Yapboz parçası gibiydi dudaklarımız. Tıpkı ellerim gibi eksik parçayı bulmuştu. Dudaklarımda hareket eden dudaklarına karşılık verdim.

Kalbim hayatımda ilk kez bu hızla atıyordu. Sesini duyabiliyordum.

Seviyormuş gibi öpüyordu. Bana değer verdiğini söylemişti. Yalan söylüyordu. İlk defa ona güvenmiyordum. Ama ondan ayrılmak içimden gelmiyordu.

Kollarımı boynuna dolayıp onu daha çok kendime çektim. Acılarını dudaklarına koymuş gibi bana akıtıyordu.

Sürekli akan gözyaşlarım yanaklarımdan kayıp dudaklarımıza karışıyordu. Acılarım karışıyordu ona. Paylaşır mıydı acılarımı?

Hayatta kalmam için savaşır mıydı benimle? Umutla öptüm onu. Umut ederek.
☆☆☆☆☆☆

Son kez dudaklarını dudaklarımda kaydırıp uzaklaştı. Gözlerine baktım. Hala gözleri dudaklarımdaydı.

"Eve gidelim." Başımla onayladım. Elimi tutup beni arabaya götürdü. Kapıyı açıp yan koltuğa geçtim. Arabanın etrafında dolanıp yanıma oturdu. Sessizce başımı yan tarafa çevirdim.

Şuan tek kelime etmeye cesaretim yoktu. Canım yanıyordu yine. O Alex Dark mıydı? Yanıma dönüp onu inceledim.

Her zaman güzel bulduğum yüzü soğuktan daha beyazlaşmıştı. Güzel gözleriyle uyumlu güzel kaşları vardı.

Başımı iki yana sallayıp yeniden cama döndüm. Ne olacaktı şimdi? Beni öpmüştü. Bunu öylesine mi yapmıştı?

Başımı kucağıma eğdiğimde, önümde birleştirdiğim elimdeki yüzüğü gördüm.

Onu öperken bir kez bile aklıma Oktay gelmemişti. Kendimi ihanet etmiş gibi hissediyordum. Tüm bedenimi suçluluk duygusu kapladı.

Kaan ya da Alex beni öpmüştü. O beni öpmüştü. Gülümseme oluştu dudaklarımda. Aklıma gelen Oktay aynı hızla aklımı terk etmişti.

Çok uzaklaşamadığım evin önüne gelince arabadan indim. Kaan'la birlikte içeri geçtik.

Titriyordum. Salona girince şöminenin önündeki Evan'a doğru ilerledik.

"Kalk oradan!" Kaan'ın emir veren sesine karşı kaşlarımı çattım. Evan konuşmadan şöminenin önünden kalktı. Kaan onun kalktığı yere oturup beni de yanına çekti.

Sıcak ateş titrememi geçirmişti. Kaan'a döndüm. "Ona neden kötü davranıyorsun?"

Ateşe olan bakışları bana dönmüştü. Konuşmdan öylece bana baktı. Açıklama yapmayı sevmediğini söylemesi aklıma gelince üstelemedim.

Kalabalık olan salonda yanan odunları çıtırtısı dışında ses çıkmıyordu.

"Beni götürmek istediğin bir yer vardı? Gidecek miyiz?" Umutla kaldırdığım kaşlarıma karşı gülümsedi.

"İstiyorsan gideriz."

"Evet istiyorum. Gidelim. " Güldü. O gülünce bende güldüm. Gün geçtikçe onu kendime daha yakın hissediyordum. Beni öpmesinden ve benimde onu öpmemden bahsetmiyorduk.

Kaan bir süre daha benimle oturmuştu. Ama sonra işleri olduğunu söyleyip gitmişti. Bende şöminenin önünde oturmaya devam etmiştim. Şuan Alex olma ihtimali olan adamın evinde ve adamlarının arasındaydım. Ya artık salaklaşmıştım ya da fazla cesurdum.

BEN SENDE KALDIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin