11. Şelale

1K 196 127
                                    

Arkama bakmadan koşmaya devam ettim. Kırılan kalbim her adımım da yerlere serildi. Başka birini gözlerimin önünde öptü. Her adımım da bir göz yaşı düşüyordu gözlerimden. 

Her şarkı farklıydı kalbimde. Her şarkıyı dinlerken bir şeyler bulur insan kendinden. Şarkılar anlatır mıydı halimi? Beni bana anlatacak bir şarkı bulur muydum?

Ne yapmalıyım şimdi? Eve dönüp hiçbir şey olmamış gibi mi davranmalıyım? Yoksa depresyona falan mı girmeliyim?

Koşmayı bırakıp durdum. Elimin tersiyle göz yaşlarımı sildim. Ben bu değildim. Ben güçsüz değildim. Her canı yandığında ağlamaya sığınan ben değildim. Geri dönüp geldiğim yolu koşmaya başladım. Eve gidip hayatıma devam edeceğim. Yaklaştıkça beynime sesler geliyordu. Benim evimde olmalıydılar. Umursamadan koşmaya devam ettim. Muhtemelen beni arıyorlardı.

Evin önüne gelince kapı açıldı. Karşımda ekibin tamamı duruyordu. Aralarından geçip içeri girdim. Oktay içerideydi. Ayağa kalkıp yanım geldi. Konuşmadan yüzüne baktım. Kötü gözüküyordu. Gözlerini benden alıp arkaya baktı. Gitmeleri için işaret verdi. Herkes evden çıkmaya başladı. Umursamadan yanından geçmek için adım attım. Bileğimden tutup beni yeniden önüne çekti.

"Nora hiçbir şey gördüğün gibi değil." Yine başa döndük. Hep aynı kelimeler.

"Bileğimi bırak." Sesim net çıkmıştı.  Yavaşça bıraktı bileğimi. Yanından geçip üst kata yöneldim. Arkamdan bağırmaya başladı.

"Bir kez beni dinle. Lanet olsun Nora. Yargılamadan bir kez olsun beni dinle. Bir kez güven bana. İnan. Çok mu zor? Seviyorum dediğin insana güvenmen bu kadar mı zor?" Sesi sonlara doğru kısılmıştı. Acı çekiyor gibiydi sesi. Durmadan yukarıya çıktım. Aşağıdan kırılma sesleri geldi. Ardından da kapının sertçe çarpılması.

**********************************************

Oktay'la tartışmamızın ardından üç gün geçti. Ekibin hepsi yanıma geldiler. Kızlar tüm gün benim yanımdalar zaten. Bana destek olmaya çalışıyorlar. Ama benim desteğe ihtiyacım yok. Genellikle evdeyim. Arada yürüyüş yapmaya gidiyorum. Daha çok koşuyorum. Saatlerce evde oturuyorum. Bulduğum kitabı okuyorum. Okudukça karmaşıklaşıyor.

Ayağa kalkıp pencerenin önüne yürüdüm. Hava kararmıştı. 4. günde bitmişti. Bugün yanıma kızlar hiç uğramadılar. Dün de bir garip davranıyorlardı. Telefonumu bulup Adelya'yı aradım. Açmadı. İşi var sanırım. Cansel'i aradım. ............. O da açmadı. Merak etmeye başlamıştım. Sırayla tüm kızları aradım. Hiçbiri açmadı. Mert'i aradım. ........Açmadı.

Nerde bunlar? Odama çıkıp üzerimi değiştirdim. Kot şortlarımdan birini giyip, üzerine de siyah bir t-shirt giydim. Telefonumu şortumun cebine koyup, arabanın anahtarlarını aldım. Hepsi ortada yoksa Oktay'la birlikteler demektir. Şirkete doğru sürdüm. Büyük ihtimal oradaydılar. Ya da Oktay'ın evinde.

Şirketin önünde durup indim. Binaya girip etrafıma baktım. Çok kalabalık yoktu. Asansöre yönelmiştim ki önüme geçen kızla durmak zorunda kaldım. Tek kaşımı kaldırarak baktım.

"Nora hanım kime bakmıştınız?" Kaşlarım çatıldı.

"Sana ne." Kızın yüz ifadesi değişti. Oktay buraya girmemi falan mı yasakladı? Kızı umursamadan asansöre geçtim. Oktay'ın odasının ve toplantı salonunun olduğu kata bastım. Bu ne demekti? Daha önce bana karışmazlardı. Asansörün kapısının açılmasıyla çıkıp toplantı salonuna girdim. Salon bomboştu. Oktay'ın odasına gitmek istemesem de oraya yöneldim. Bu seferde önüme Oktay'ın asistanı çıktı. İyice sinirlenmeye başlamıştım.

BEN SENDE KALDIMWhere stories live. Discover now