7. Yemek

1.2K 271 133
                                    

Hafta sonu gideceğimiz yemeği düşünmeye başladım. Aslında gitmek istemiyordum. Oktay istediği için kabul ettim.

Önümdeki yemeğe geri döndüm. Masada sohbet dönüyordu ama pek dinlemiyordum. Aklımdaki düşünceleri bırakıp masadakilere odaklanmaya çalıştım. Futbol konuşuyorlardı sanırım. Kendi gezegenimde futbolu severdim. Ama buradaki futbol hakkında hiç bir şey bilmiyordum. Oktay'la Mert tartışıyorlardı. Televizyondaki maça baktım. Hangi takım olduklarını bilmiyordum. Oktay maça baktığımı görünce "severmisin?" diye sordu. Başımı televizyondan alıp Oktay'a baktım. "Severim. Hangi takım oynayanlar?" Tüm herkes Oktay'la bana odaklandı. "Fenerbahçe ile Galatasaray. Sarı-lacivert olan Fenerbahçe. Sarı-kırmızı olan Galatasaray." Futbolu severdim. Kendi gezegenimde tuttuğum bir takım vardı. Burada da bir takım tutabilirim. "Ben Fenerbahçeliyim o zaman." Oktay birden bakışlarını bana çevirdi. Sanırım o diğer takımı tutuyordu. "Lacivert severim." Diye açıklama yaptım. "Heyt be çak kanki." Mert'in uzattığı eline bir beşlik çaktım. Oktay ateş saçan gözlerle ikimize baktı. Gülümseyerek baktım ona. Sahte kızgınlığı benim ifademle gülümsemeye döndü.

Futbol az çok oynardım. Aslında babam basketbol oynamamı istemiştş ama ben futbolu seçmiştim. Voletbolu çok iyi oynardım ama oynamayalı uzun zaman oldu. Masadan kalkıp kanepelerden birine geçtim. Oktay yanıma oturdu. "Lavobo nerede?" "Üst katta. Koridorda sağda." Başımı sallayıp üst kata çıktım. Koridorun sağındaki kapıya girdim. Ama sanırım yanlış girdim. Odanın rengi çok hoştu. Lacivert ve sarı vardı. Aşağıdaki sohpet aklıma geldi. Ama Oktay anladığım kadarıyla bu takımlı değildi. O zaman bu oda kimin? Yaptığım yanlışta olsa kapıyı kapatıp içeri girdim. Oda uzun zamandır kullanılmamış görünüyordu. Aklıma gelen şeyle yerimde durdum. Bu oda Alex'in olabilir miydi? Odanın ortasına doğru yürüdüm. Çok büyük bir odaydı. Çalışma masasına ilerledim. Masanın üzerinde çizimler vardı. Çizmeye de merakım vardı ama yeteneksizdim. Onun yerine müziği seçmiştim. Çizim kağıtlarını elime aldım. Bir kız resmedilmişti. Kara kalem çalışmaları vardı. Sevgilisi mi diye merak ettim. Ama bence ablasıydı. Oda olduğu gibi bırakılmıştı. Hiçbir eşya toplanmamış görünüyordu. Yatağun tepesindeki duvarda gitar asılıydı. Sonunda da bir piyano vardı. Bu odaya aşık olmuştum. "Nora!!!" Oktay'ın sesiyle yerimden sıçradım. Bu odada çok fazla oyalanmıştım. Panikle kapıya yürüdüm. Elimi kapının koluna atmıştım ki açılan kapıyla bir adım geri çekildim. Oktay çatık kaşlarıyla içeri girdi. Şu anda kendimi kötü hissetmem normal mi? Tabiki de normal. İzinsiz evinde bir odaya girmiştim. "Ne işin var burada?" Oktay'ın sesi fazla sert çıkmıştı. "Ben yanlışlıkla bu odaya girdim." Donuk yüz ifadesi biraz yumuşasada hala çok sertti. "Bu oda kimin?" Evet merakıma yenik düşüp bu soruyu ben sordum. "Nora hadi aşağı inelim?" Soruma cevap vermeyip geçiştirmeye çalışıyordu. "Alex'in mi?" Oktay'ın kaşları mümkünmüş gibi daha da çok çatıldı. "Sen bunları nereden biliyorsun?" "Nereden bildiğimin bir önemi yok." O bana bunları anlatmamıştı. Amcam anlatmıştı. "Evet onun. Bu odaya kimse girmez. Keşke sende girmeseydin." Sesi fazla kızgın çıkıyordu. "Özür dilerim yanlışlıkla girdim." Bana hala aynı yüz ifadesiyle bakıyordu. Yanından geçip kapıyı açtım. O da peşimden geldi. Kapıyı sertçe çarparak kapattı. "Gel sana lavoboyu göstereyim." Önden geçip koridorun sonuna doğru ilerledi. "Ben aşağıdayım."diyip merdivenlere doğru döndü. Oflayıp içeri girdim. Alt tarafı yanlışlıkla bir odaya girmiştim. Tamam belki hemen geri çıkmam gerekirdi ama merakım sağ olsun dayanamamıştım.

İşimi halledip aşağı indim. Geçip Oktay'ın yanına oturdum. Dönüp bana bakmadı. Biraz fazla abartıyordu. "Oktay özür dilerim. Gerçekten yanlışlıkla girdim." Hala çok sert bakıyordu. Yüzünü bana döndü. "Tamam. Bir daha o odaya girme. " ifadesi biraz yumuşamıştı. Kafamı salladım. Gülümsedi. Rahatlayarak önüme döndüm. Hala fotbol konışuyorlardı. Kızlar sıkılmış görünüyordu. Bende sıkılmıştım. Eve gitmek istiyordu. Birden arabamın burada olmadığı geldi aklıma. Oktay umarım beni eve götürürdü. Gerçi Mert de götürürdü.

BEN SENDE KALDIMWhere stories live. Discover now