35. Erirsin Kar Tanesi

706 87 173
                                    

Kurtlar çıkardığı sesler ile bir araya toplanmaya başladılar. Alex yerinden aniden ayağa kalkmıştı. Onun gibi hızla ayağa kalkıp yanına geçtim. Önümüzdeki tümü siyah olan kurtlar iki yana doğru açıldıklarında gelen kar gibi bembeyaz tüyleri olan kurt ortaya çıktı. Alex'e baktığımda ifadesiz gözlerle beyaz kurdu izliyordu.

Bembeyaz tüyleri olan kurt tam önümde durduğunda tüm vücudunun aksine gözlerinin sipsiyah olduğunu fark ettim. İnanılmaz bir şekilde büyüleyici ve güzeldi. Kurt önümde başını öne eğip çöktüğünde dudaklarımdan şaşkınlıkla bir mırıltı döküldü. Bu imkansızdı. Tüm kurtlar beyaz olanın yanına geçtiğinde beynimde yayılan uğultunun önümdeki kurdun sesi olduğunu anladım.

Kurtlar tıpkı Alex'e yaptıkları gibi benimle konuşuyor ve itaat ediyorlardı...

*********************

Afallamış halde önümdeki kurtlara boş gözlerle bakıyordum. Bu gördüklerimden bir anlam çıkartamıyordum. Alex'in konuştuğunu duyuyordum ama kelimeler birbirine girmiş gibi anlamıyordum. Beni kendine çevirdiğinde boş gözlerle yüzüne baktım. Kendimde değildim ve kulaklarım uğulduyordu. Buradan gitmek, bu ormandan çıkmak ve Oktay'ın yanında olmak istiyordum. Onun yanında her şey bu kadar karmaşık olmuyordu. 

"Nora kendine gel!" Beni sarstığında transtan çıkmış gibi bir adım geriye gittim. Gözleri aceleci bir şekilde yüzümün her bir noktasında dolaşıyordu. "İyi misin?" dedi.

"Değilim. İyi değilim. Bu olanları anlayamıyorum." Gözümün önüne düşmüş saçlarım net görmemi engelliyordu. Saç tutamlarını yüzümden yavaşça çekip kulağımın arkasına sıkıştırdı. 

"Benim gibisin..." anlamadığım yüz ifademden belliydi. "Sana güvenmelerinin nedeni senin de bir kurdunun olması. O beyaz kurt senin." Gözlerimi ondan çekip aynı pozisyonda duran kurda baktım. "Nora..." dedi yumuşak bir şekilde. Mekanik bir şekilde ona döndüm. "...gitmemiz gerek." Başımı sallayıp yere bıraktığım sırt çantasını aldım. 

"Gidelim." Beyaz kurt yanıma gelip tamamen yere oturduğunda ne yapmaya çalıştığını anlamamıştım. Alex ifadesiz suratımdan bir şey anlamadığımı bildiği için açıklama yaptı.

"Kurdun sırtına çık." Açılan gözlerim ile başımı iki yana salladım.

"Delirdin mi seni!" Gözlerini devirip siyah olan kurdun yanına gitti ve çevik bir hareketle sırtına atladı. Ata biner gibi bir konum aldıktan sonra beklentiyle bana döndü. Gözlerimiz ile kısa bir savaş sonrası galip o olmuştu. Onun gibi kurdun üzerine atlayıp oturdum. Kurt ayaklanıp hızla öne atıldığında beyaz olan tüylerine sıkıca tutundum. Alex'in yanımda olması  bana anlamdıramadığım şekilde büyük bir güven veriyordu.

Rüzgarda uçuşan saçlarım yüreğimdeki fırtına gibi dalgalanıyordu. Tüm bu yaşadıklarımı yaşamak istemiyordum. Alex hayatımı ellerinin arasına almış sıkıyor gibi hissediyordum. Hiçbir zaman beni babamın yönetmesine izin vermemiştim ama şimdi tüm kontrol Alex'teydi. Bu beni fazlasıyla ürkütüyordu. Benim hissettiğim kitap karakterine aşık olmaktı. Mürekkep bittiğinde kitap karakteri de ölürdü. Aynı Alex'in dünyada işi bittiğinde gideceği gibi.

Kurt durduğunda beynimi istila eden yangından sıyrılıp Alex'e baktım. Yaralı olmasına rağmen kurdun üzerinden atlayıp hızlı adımlar ile yanıma yürüdü. Attığı adımlar o kadar sağlamdı ki yerin bile sallandığını düşündüm. Dik duruşu, kalkık çenesi, sert yüz hatları, kendini yansıtan asi dağınık saçları ve zifir karasına bürünebilen gözleri ile muhteşemdi. Ona beni çeken dış görünüşü değildi aslında. Ben kendinden emin tavırlarını, içinde barındırdığı küçük çocuğu, ellerinde düşmanlarının kanı olan, intikam isteyen adamı seviyordum.

BEN SENDE KALDIMWhere stories live. Discover now