27. Siz kazandınız, ben kaybettim

859 124 237
                                    


Şarkıyı ister benim belirttiğim yerde açın ister bölüm boyunca dinleyin.

Şuan hissettiklerim beni bir çıkmaza sürüklüyordu. Bir çıkmazda kaybolacaktım. İçinde olduğum labirentte kaybolmuştum. Beni merkezde bekleyen Oktay'ın yanına değil, beni bu labirentin dışında bekleyen adamın değil, ben aşık olduğum Kaan'ı istiyordum.

Kaan Alex olabilirdi. Ama ben onu Kaan iken sevmiştim. Ben karların içerisinde otururken ağaca yaslanmış, kollarını bağlamış, başını arkaya atmış gülen kardan adamı sevmiştim.

Oktay ise benim için tam bir çıkmazdı. Onu seviyordum. Oktay'ı sevmiyorum diyemezdim. Ama Kaan'a hissettiklerim Oktay'a hissettiklerimden çok farklıydı.

Bulunduğum tabureden inip Kaan'a doğru ilerledim. O gitmeden benim gitmem gerekiyordu. Ben dün akşam onu terk etmemiştim. Ama bugünkü kişi Nora idi. Şuan onun karşısında olan kişi Nora idi.

Ben bir kuleye hapsedilmiş prensestim. Prensini beklemek yerine kendi kurtulmayı seçen bir prenses.

Dua ediyordum. Kaan'ın Alex olmaması için. Bir darbeye daha hazır değildim.

Annem, babam, Oktay... Şimdi bir darbeye daha hazır değildim.

Kaan mı vardı karşımda? Şuan baktığım kişi o değildi. Nerissa kördü. Görmüyordu. Aslında bir aydır karşımda olan kişi bu adamdı. Nerissa onu istediği gibi sevmişti.

Buzdan duvarlarını kurmuştu gözlerine. O kardan adamdı, ben onun kar tanesi değildim. O geceydi, ben yıldızı değildim. O gökyüzüydü, ben onun güneşi değildim.

Ben onun hiçbir şeyi değildim. Ama ben tamamen onun olmuştum. Bu gece ondan gidiyordum. Ben onu ondan gidecek kadar çok seviyordum. Ama giden bedenim olacaktı. Ben ruhumu ona vermiştim.

Ayağa kalkıp tam karşımda durdu. Gözleri gözlerimdeydi.

"Gidiyorum..." diye fısıldadım. Ne konuştu ne de bir duygu geçti gözlerinden. Ben gidene kadar yanımda kal demişti. Ama şimdi kendi sözleri bile umurun da değildi. Umursamazca başını salladı ve yerine geri oturdu.

Alaylı bir gülüş attım ona. Beni görmezden geliyordu. Ama daha önce gördüğü kız yoktu karşısında. Ağlamayacaktım. Ben yaşayacaktım, kalbim içinde hıçkırarak ağlayacaktı.

Arkamı dönüp kalabalığın içinde ilerledim. Dışarı çıktığımda sert hava yüzüme tokat gibi inmişti.

Boş sokaklarda saatlerce yürüdüm. Kendimi saklamaya çalışmıyordum. Tüm enerjim açıktaydı. Ben buydum. Kendimi saklama gereği duymazdım. Ben sadece duygularımı saklardım. Zaaflarımı saklardım.

Zamansız tanışmıştım ben Kaan'la. En yıkık halimle tanışmıştım onunla. Aşk beni hiç tahmin etmediğim bir anda yakalamıştı. Ben aşkı aramıyordum ki. Ben vazgeçmişken o çıkmıştı karşıma. Ben Oktay'ı kabullenmişken o çıkmıştı karşıma.

Yıkılmak üzereydim. Şimdi ise ayaktayım yine. Aldığım yaralara rağmen ayaktayım. Yediğim hiçbir darbe beni yıkmaya yetmemişti. En zoru da buydu ya. Diğer bir darbeyi beklemek.

Dolaştığım sokakların sonunda evime gelmiştim. Uzun zamandır girmediğim evime baktım. Özlemiş miydim burayı? Özlememiştim. Ben Kaan'ın yanında mutluydum.

Acıyan gözlerime aldırmadım. Ağlamak yoktu. Anahtarımla kapıyı açıp ıssız evime girdim. Sessizlik işlemişti duvarlarıma. Yalnızlık.

Işıkları yakmadan yukarı odama çıktım. Her şey en son bıraktığım gibiydi. Üzerimi değiştirip yatağa girdim. Üşüyordum. Ama üşümem soğuktan değildi. Yalnızlıktandı.

BEN SENDE KALDIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin