15. Çember

884 173 109
                                    

Sımsıkı sarılı olduğum kollarda kıpırdanmaya çalıştım. Onun kokusu geliyordu burnuma. Sıcak bir yuva gibiydi kolları. Ama ben bu yuvaya misafirdim. Sıkı sarıldığı için hareket edemiyordum. Ben kıpırdanmaya devam edince kaşları çatıldı. Hala uyuyordu ama kıpırdanmamdan rahatsız olduğu belliydi.

"Kıpırdanmayı kes!" Uyuduğu için boğuk çıkıyordu sesi. Kıpırdanmayı kesip yüzüne baktım. Öyle uyurken masum gözükmüyordu. Sert yüz hatları uyurken bile belliydi. Gözlerini aralayıp yüzüme baktı. Sadece baktı. Çok şey geçti gözlerinden, gözlerime bakarken. Ama ben ne anladım geçenleri, ne de gördüm. Yutkunup kollarını çözdü. Yine aynı girdaba düşmüştüm. Onun sıcaklığı, kokusu gitmişti.

"Günaydın."

"Daha iyi misin? Üşüyor musun hala?" Sesinde bile bir tepki yoktu. Soğuktu. Ona bu yüzden kardan adam demiştim. Ama bana yardım etmişti. Bana bakmıştı. Kötü biri değildi. Güvenliydi sanki yanı. Ama o tam tersini istiyor gibiydi. Bana baktığını görünce sorusunu hatırladım.

"Sanırım iyiyim. Teşekkür ederim. Ben gitsem iyi olacak." Gitmeliydim. Beni daha çok merak edeceklerdi.

"Tamam. Evini tarif edersen seni götürürüm. Ormanı iyi bilirim." Kendimde bulurdum aslında. Hava dün geceki kadar kötü değildi. Karlar uçuşuyordu sadece. Ama şüphelensin istemediğim için kabul ettim. Yataktan kalkıp dikeldi.

"Kıyafetler sende kalabilir. Hazırlan çıkalım."

"Teşekkür ederim. Bana yardım etiğin için. Kıyafetler için de." Başını sallayıp dünkü odaya girdi. Kendimi hala bitkin hissediyordum. Sanırım grip oldum. Ayağa kalkıp üzerimi düzelttim. Resmen üst üste iki kazakla uyumuştum. Eşofman altını çıkartıp kendi pantolonumu giydim. Yatağa oturup yerdeki botlarımı giydim. Kazağı çıkartmak içimden gelmiyordu. Zaten kalabilir demişti. Omuz silkip montumu aldım. Üzerime geçirip fermuarını birleştirdim. Ama çıkmıyordu. Takılmıştı sanırım. Bir kez daha denedim. Yine olmadı. Ben uğraşırken kapı açıldı. Başımı kaldırıp ona baktım. Üzerini değiştirmişti.

"Ne oldu? Çatılmış kaşların?" Gülümsemek geldi o an içimden. Ama kendimi son anda tuttum.

"Takıldı sanırım. Kapanmıyor." Mızmızlanan küçük bir kızdım sanki. O ise hiç bıkmadan istediğimi yapan kişi. Bana doğru gelip montumun önünü birleştirdi. Yukarı doğru çekmeye çalıştı. Olmayınca biraz aşağı çekip yeniden yukarı çekti. Takılmadan çıkmaya başlayınca boğazımın altına kadar çekti. Yüzüme bakmadan bir adım geri gitti. Beremi alıp başıma geçirdim. Eldivenlerimi de giyip gidelim anlamında başımı salladım. Kapıyı açıp geçmem için bekledi. Yanından geçip dışarı çıktım. Soğuk hava titrememe neden oldu. Soğuktu ama dünkü kadar değildi. Yan yana yürümeye başladık. Hiç konuşmuyordu. Çevresinden soyutlanmış gibiydi. Bende çok konuşan biri değildim. Ama onun yanında konuşasım geliyor. Merak ettiklerimi sormak istiyorum. Ama bana cevap vereceğini sanmam. Bende yeni tanıştığım birine kendimi anlatmam. Gerçi tanışmış bile sayılmayız. Adından başka hiçbir şey bilmiyorum.

"Evini tarif edecek misin artık?" Sesiyle düşüncelerimden sıyrıldım. Ona evimi anlatınca beni onaylayıp yine susmuştu. Tanıdık gelen yere gelince ona döndüm.

"Ben buradan sonrasını giderim. Buraları biliyorum. Çok teşekkür ederim. Her şey için."

"Tamam." Durup yüzüme baktı. Bana yaklaşıp elini alnıma koydu. "Ateşin var. Kendin gidebileceğine emin misin?"

"Gidebilirim. Zaten çok yaklaştık." Bir andan ağaçların arasından hızla bir şey geçti. Yanlış mı gördüm diye bir daha baktım. Bu sefer solumdan geçti. Kalbim çoktan hızlanmaya başlamıştı. Kaan'da çevresine bakmaya başlamıştı. Bu kadar hızlı geçen ne olabilirdi.

BEN SENDE KALDIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin