52. Kararımı Verdim

522 46 165
                                    

Multiye bıraktığım şarkıyı bölüm boyunca dinleyebilirsiniz. Özellikle son kısımlarda dinlemenizi tafsiye ederim.(Alex ve Nora'nın konuşmalarında😉💜)

☆☆☆☆☆☆☆☆☆
Hayatıma başladığım gezegenim benden çok uzaklarda, bir masaldan ibaretmiş gibiydi. Oraya duyduğum özlem gün geçtikçe artsa da oraya geri dönmeyi istemiyordum. Yıllarca beni sevmesi için dualar ettiğim babamın benim ölüm emrimi verdiğini öğrendiğimden beri orası bana yalandı. Kocaman elleri olan babamın saçlarımda hiç dolaşmayan parmakları acımasızca tetiği çekmişti.

Yüreğimde büyüyen yangınların sadece külleri vardı ve unutmamamı ister gibi oradan oraya savruluyorlardı. Unutmuyordum!

Orada olan odam belki de benim tek sığınağımdı koca gezegende. Bembeyaz odamın duvarlarında asılı olan resimler sahte gülümsemelerden ibaretti. Odamın köşesindeki büyük beyaz dolap kitaplarla doluydu. Yanındaki mor koltuğumun üzerinde geçirdiğim tüm zamanlar o kitapların arasında geçirdiğim anlardan ibaretti. Beyaz yatağımın üzerinde bir kaç küçük mor yastık vardı. Büyük bir terasa açılan odamın perdeleri yerlere kadar uzanan yine beyazdı.

Yerdeki beyaz halımın üzerinde otururdum çoğu zaman. Ya da çalışma masamın üzerindeki binlerce ders kitabının arasında uyur kalırdım. Kocaman odamın içerisinde tek başına küçük bir kız büyütmüştüm ben. Beyaz duvarların arasında bana yardım edebilecek sadece bendim.

Kocaman bir sarayda yaşıyorduk. Saraydan çıkıp şehri dolaşmam babam tarafından yasaklanmıştı. Aşık olduğum bahçeye çıkmam bile yasaktı. Bazen babamdan zar zor izin alır, muhafızlarla bahçede gezerdim. Babamın aldığı tüm önlemlere rağmen saraydan kaçar saatlerce şehri dolaşırdım. Amcam sık sık beni ziyarete gelir, babamı dinlemez ve beni şehirde gezdirirdi. Belki de en güzel zamanlarım amcamın yanında olanlardı. Sarayın büyük bahçesinde amcamla oynar onu peşimden koşturur, eğlenirdim. Ama amcam kısa süre sonra gitmek zorunda kalırdı. Boynuna sarılır gitmemesi için yalvarırdım. Saçlarımı okşar geleceğine söz verirdi. O gittikten sonra ruh gibi dolaşırdım sarayda. Sonra ise umutla amcamı beklerdim ki oda her seferinde sözünde durur, geri gelirdi.

Amcamdan sonra en sevdiğim kişi ben büyüdükçe sevgisi azalsa da annemdi. Büyümek ne kötüydü. Benden annemi götürmüştü. Küçük bir kızken saçlarımı özenle tarar sonrada örerdi. Hep uzun olan saçlarımın taranmasından nefret etsem de, o örsün diye salık bırakır önüne oturur, örmesini beklerdim. Örerdi. Ta ki ben büyüyene kadar. Ben büyüdüğümü annem saçlarımı örmeyi bıraktığında anlamıştım. O günden sonra saçlarımı örmemiştim. Çünkü bana göre saçları örülü kızlar küçük masum olanlardı. Ben ne masumdum, ne de artık küçüktüm.

Babamla tartıştığım bir gün terasımda saatlerce oturmuş, geceyi beklemiştim. Güneş yerini geceye bıraktığında her beliren yıldızla bir göz yaşı akıtmıştım. Çünkü her bir yıldız kadar yalnızdım. O gece saraydan kaçmış, şehre inmiştim. Dolaştığım renkli caddelerde küçük bir kız çocuğu gibi eğlenmiştim. Belki de o gece gerçekten mutlu olduğum son geceydi. Çünkü o gece kaçırılmış, berbat bir şekil alacak hayatımın kapağını aralamıştım.

Beni kaçıranların arasından kurtulmuş, bir ağaç kavuğunun içine saklanmıştım. Babam beni bulmuş ve dünyaya geleceğimi söylemişti. İtirazım işe yaramadığında evet diyerek berbat olacak olan hayatımın ilk sayfasını da açmıştım.

Dünyaya adımımı attığımda kalemi elime almıştım ve yazmaya başladığım an Oktay'ı tanıdığım andı. Onun koyu gözleri ile ilk buluştuğum anda arkasındaki katil bir maviyi görememişim. Babamdan dolayı güvensiz büyüyen bir kız olsam da ona beni sevdiğine dair güvenmiştim. Beni öldürmekle görevli olan bir katil olduğunu bilemezdim.

BEN SENDE KALDIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin