48. Erimeme izin verme

606 75 145
                                    

"Burada kalmak istiyor musun Nora?" Çok sakindi. Bir nevi Oktay'ı konuşuyorduk ve o sakindi. Burada kalmak istemiyordum ama mecburdum.

"Seninle gitmezsem burada kalmaya mecburum. Başka gidecek hiç bir yerim yok." Evet ne acıydı. Gidecek bir eve sahip değildim. "Seninle gelirsem benimle hep bugün kü gibi olacak mısın?" Sessiz kaldı. "Olmayacaksın. Alex ben yapamam. Sen başka bir kadına aşık olursan seni öylece izleyemem. Ben seni ararken gördüğüm her yerde, her kelimede sesini ararken, kokusunu duyumsamak için savaşırken senin gözlerinin başka bir kadına aşkla bakmasını kaldıramam." Gözümden kayan damla acılarıma eşlik etti. Gözyaşları acının bestesinin notalarıydı. "Bana şimdi bir şey hissetmiyorsun biliyorum. Belki bir gün beni sevebileceğin umudum olsa o küçücük umuda tutunur yine de gelirim seninle. Ama o kadar imkansız ki..." Boğazıma dizilen kelimeler canımı yakarak dökülüyordu dudaklarımdan. "Söylesene Alex. Bir gün beni sevebilir misin?"

************

Benim dudaklarımdan dökülen kelimeler bir bir gözlerine düşüp parçalandı. Aramızda uzayan sessizlik benim küçücük umutlarımı acımasızca katletti. Damla damla acılar kalbimi kanattı. Göğüs kafesinin içinde sıkışan kalbim atmak için yavaş bir savaş sergiledi. Ruhum arafta sıkışmıştı. Ne diyebilirdim? Kollarını açtığında iki yana beklemeden bıraktım kendimi oraya. Bedenimi sardı kolları sıkıca. Boğazıma dizilen hıçkırıkları yuttum. Ağlamayı kesemiyordum ama onun kollarında küçücük kalmayı başarmıştım. İçimi dolduran güven duygusu sıkışmasına sebep olduğu kalbimi rahata kavuşturmuştu. Yaralayan da oydu saranda. Yüzüm boyun girintisinde gömülüydü. Ruhumun feryatlarını duyuyor muydu?

Cevapsız kalmamıştı aslında sorum. Sevemem demekti suskunluğu. Bir an bile gevşemedi kolları. Zaman kavramını bilmiyordum ama uzunca bir süre kollarında kaldım. Sakinleşmiş vücudumu geriye çektiğimde onun sıcaklığından ayrılan bedenimi titreme sarmıştı. Belki de içimdeki depremlerin sarsıntısıydı.

Çevik bir hareketle ayağa kalkıp elini uzattı. Büyük eline baktım kısaca ve bıraktım elimi o cennete. Beni kaldırdığında esen rüzgarla saçlarım öne savrulmuş onun yüzüne uçuşmuştu. Bir an gözleri kapandı. Açtığı gözlerinde kendi berbat yansımamı gördüm. Bugün fazla güzeldi ve gece gerçekleri en acı şekilde yüzüme çarpmıştı. Üzerindeki kapüşonluyu çıkartıp omzuma bıraktı. İtiraz etmeden kot ceketimin üzerine giydim. O sadece bir tişört ile kalmıştı ama üşüyor gibi durmuyordu. Beni kolunun altına çektiğinde kollarımı beline doladım. Bir biri ile bitişmiş vücutlarımızla geldiğimiz yolları döndük.

Evden çıkarken ki canlılığımdan  eser yoktu şimdi. Evin anahtarını çıkmadan almış olmalıydı ki zile basmadık. Araladığı kapıdan girdim. Merdivenleri çıkmaya başladığımda beni takip etti. Babaannenin bugün dinlenmem için gösterdiği odaya girdim. Peşimden gelmesine şaşırsam da benimle birlikte odaya girdi. "Elbisenle mi uyuyacaksın?" Gözlerim elbiseme indi. Hiç rahat değildi ama başka giyecek bir şeyim yoktu. Başımla onayladım. "Özge'den kıyafet isteyebilirsin?" Kaşlarım büyük bir hızla çatıldı.

"O kızın kıyafetlerini giymeyeceğim!"Ani çıkışım onu şaşırtmadı. Üzerindeki tişörtü çıkardığında şaşkınlıkla ona baktım. Pürüzsüz duran teni gözlerimin önüne geldiğinde sertçe yutkundum. 

"Bunu giy." Elime tutuşturduğu tişörte şaşkınlıkla baktım. Ona arkamı döndüğümde sesli bir şekilde nefes verdi. "Birlikte uyuyabiliriz." Aniden ona döndüm. Anlamıyordum. Benimle uyumak istediğini söylemişti. Belki de ben ağladığım için istemişti. Cevap vermedim. "Ben yan odadayım." Yine cevap vermediğimde parmaklarını saçlarından geçirip dağıttı. Odayı terk ettiğinde kapıya baktım uzunca bir süre.

BEN SENDE KALDIMWhere stories live. Discover now