Bölüm 24

32.9K 1.1K 29
                                    

Arkadaşlar bu bölümü yanlışlıkla sildiğim için tekrar yazmak zorunda kaldım :(
Umarım beğenirsiniz.

Sabah gözlerimi açtığımda hala uykumu alamadığımı fark ettim .
Uykum açılsın diye hemen elimi yüzümü yıkayıp kahvaltı için alt kata inmeye başladım .
Bugün çok isim vardı ..
Çünkü akşam kına olacaktı .
Terasta Azad ile annem ve babamı sohbet eder bir şekilde gördüğümde hafif tebessüm ettim .
Aslında olmayı başarsak mükemmel bir aile olabilirdik. 
" Günaydın " dediğimde bakışlar bu sefer beni buldu .
Annem "Günaydın kızım . Hadi acele et hemen kuaföre gideceksiniz . Azad seni götürmek için gelmiş "dediğinde ben hiç bir şey demeyip sadece başım ile onayladım .
Hep beraber kahvaltı yaparken masanın tek neşe kaynağı Yazgıydı.
Kendi dilinde sürekli bir şeyler anlatmaya çalışıyordu.
Erken konuşacağı buradan belliydi .

" Bindallını ve diğer eşyalarını Ahmet kuaföre götürdü " Azad'ın sesiyle ona döndüm ve " Teşekkür ederim" diyerek kalktım masadan .
Ve üst kata üzerimi değiştirmek için çıktım .
Tekrar alt kata indigimde Azad "Biz gidelim " artık diye birden elimden tuttu. 
Ama ben sinirle elimi geri çektim .
Annem ve babamın yanında bu ne terbiyesizlik.

Azad'ın yüzüne bakmadan konaktan çıkıp arabaya bindim .
Saniyeler sonra şoför koltuğuna Azad bindi ve sertçe kapısını kapattı .
Kızlar da arka koltuğa otururken .
Derin bir nefes aldım .
Kına günü hangi gelin ve damat bizim gibi davranır Allah aşkına .

Radyoyu açtığımda Buray'ın kış bahçeleri şarkısı denk geldi .
Yani şuanki duruma ancak bu kadar denk gelebilirdi.
Sevme beni senin sevmelerine kalmadım diye şarkı da bir söz geçerken  gözlerim doldu .
Sinirle şarkıyı kapattığımda Azad tekrardan açıp son ses verdi .
Ben de oflayarak şarkıları sürekli değistiriyordum.
Arkadan gülme sesleri gelince dikiz aynasından kızlara ölümcül bakışlar atmayı da ihmal etmemiştim.

Yol boyunca Azad benimle hiç konuşmazken ofladım.

Yapma işte Azad .

Beni yok sayma .

Kuaförün önünde durduğumuz da
" işimiz bitince mesaj atarım " dediğimde Azad yine cevap vermeyip başı ile onayladı. 

Biz de kızlarla kuaföre girdik. 

Benim saç ve makyajı bir buçuk saat sonra biterken zorluk la Bindallımı da giydim .
Dicle ve Defne saçlarını bir türlü beğenmezken ikiside en sonunda enseden birer topuz yaptırıp bıraktılar .

Resimde Esra Miray'ın Bindallısı

Ops! Esta imagem não segue nossas diretrizes de conteúdo. Para continuar a publicação, tente removê-la ou carregar outra.

Resimde Esra Miray'ın Bindallısı

Boy aynasındaki görüntüme bakarken tebessüm ettim .
Bindallım gerçekten çok hoştu. 
Dicle elbisesinin eteklerinden tutmuş çekiştirirken konuşuyordu.  "Ayy abla . Bu elbise oldu mu ya böyle . Bedirhan abim ya da dedem bir laf etmesin " dediğinde Ben Dicle'nin ellerinden tutup bana bakmasını sağladım ve " Merak etme tatlım bugünle beraber iki gün daha Aksoy konağındayım kimse laf edemez " deyip Defne ye baktım .
O da kırmızı mini  elbisesinin içinde müthiş gözüküyordu. 
Defne "Aynen kız . Çok kısa değil merak etme . Dizlerinde sayılır " diye Dicle'yi rahatlatırken aklıma Azad geldi . Ona haber vermeyi unutmuştum. 
Mesaj atmak yerine Azad'ın isminin üzerinde basılı tutup aradım. 
Üçüncü çalışta açmıştı .
"Biz hazırız " dediğimde  sadece "Tamam " diyerek kapattı telefonu .
Bende sinirle ofladım .

Dakikalar içinde telefonuma mesaj geldi " Aşağıdayım"diye gözlerimi devirip " Hadi kızlar .Azad ağa
gelmiş " dedim . Defne "insan yukarı kadar gelir " dediğinde moralim bozulurken  çıkışa doğru yürüdük.
kuaförün giriş kapısında Azad'ı gördüğümde Ben gülümserken ne zaman geldiğini bilmediğim Ahmet Dicle'ye " Kızım bu ne hal . Boya kutusunun içine mi düştün "  dedi ve boydan inceleyerek devam etti
" Elbisenin yarısına da paran yetmemiş anlaşılan  " dediğinde ben kahkahalara boğulurken Dicle
" Sanane be " diye Ahmet'i  tersliyordu. 
Defne de kahkahalara boğulurken Azad yine ve yine sinirle kardeşi Ahmet'e " Lan boş konuşma . Kuafördeki eşyaları eve götür hadi " dedi ve yanıma gelip elimi tuttu .
Ben hiç bir şey demezken arabaya binip kapımı da kapattı  .

Kızlar da arka koltuğa binerken Dicle hala Ahmet'e söyleniyordu.
Defne , Azad arabaya binmeden
" Çocuk demek aşık olduysa " diye bir kahkaha daha atarken Azad da arabaya bindi Dicle "Ya Defne abla
ya " dediğinde bi sefer ben arkaya dönüp Defne'nin birden fotoğrafını çekip " Ehh . Bende bunları Murat'a bari göstereyim " dedim.
Defne korku ile " Yapamazsın " dediğinde ben 'emin misin ' bakışları atıyordum. 

Yol boyu  Defne fotoğrafları silmemi söylerken sonunda bizim konağın önüne gelmiştik. 
" Teşekkür ederim " diye arabadan indiğimde kızlarda indi .
Azad hala benimle konuşmuyordu. 
Defne hızla yanıma gelip " Valla silmezsen eski eniştem Can ile fotoğraflarını gösteririm bende " diye telefondaki resimleri bana gösterdi.  Defne tabikide böyle bir şey yapmazdı.
Ben sözde korkmuş gibi yaparken arkadan gür ses duyuldu .
"Ver o telefonu " korku ile Azad'a bakarken Defne bana Özür dileyen bakışlar atıyordu. 
Defne'nin vermeyeceğini anlayan Azad hızla telefonu aldı ve " Siz girin konağa " dedi .
Kızlar konağa girerken Azad resimlere bakıp " Bu ne lan " dedi bir resmi bana gösterirken Can'ın eli omzumdaydı.
Ben derin bir nefes alıp "Bak Azad Can'la İstanbul'a ilk geldiğim yıl tanıştım .İlk başlarda çok iyi arkadaştık. Ama sonra bir şekilde yakınlaşmaya başladık .Ama çok ciddi bir şey değildi .Sadece 5 ay sürdü ." dedim . Azad " Ciddi değilse bu adam nasıl sana bu kadar yakın " dedi .
Ben yine konuşacağım sırada Azad yine beni yıkan cümleler kuruyordu.
"Hiç öptü mü seni? " ben kaşlarımı çatıp " Tabikide Hay..." cümlemi bitirmeme izin vermeden Azad hızla kolumdan tutup beni kendine çekip öpmeye başladı .
Ben dehşetle açılmış gözlerle dururken bir öksürük sesi duymamla Azad'dan ayrıldım .
Melis yengem "Hadi artık Esra . Seni bekliyoruz " dediğinde Azad arabaya binip hızla uzaklaştı .
Bense Azad'ın ne zaman elime verdiği telefona bakakaldım.

Gece oyun havaları kına türküleri ile devam ederken benim hiç keyfin yoktu .
Azad yine yapmıştı yapacağını .
Kına yakılması için beni bir sandalyeye oturtup etrafımda yüksek yüksek tepelere türküsünü söyleyip dönerlerken ben çoktan ağlamaya başlamıştım bile .
Ama ağlamamın sebebi kına değil yaşadığım yorgunluktu.
Ayşe teyze elime kına yakılacağı zaman tam altın koyarken ofladım .
Yarına elimin ortası mosmor olurdu artık. 
Ya bir insanın nasıl altına alerjisi olurdu.

Beni bir güzel ağlatıp kına da yakıldıktan sonra herkes yavaş yavaş dağılıyordu. 
Defne fırsattan istifade yanıma gelip "Affet arkadaşım . Biliyorsun sen niyetimi " dedi Üzgün sesi ile .
Ben sözde alınmış gibi yaparak " Seni bir şartla affederim hanımefendi " dedim.
Defne merakla bakarken "Şu bindallı dan kurtulmama yardım et yeter " dediğimde Defne gülümseyerek koluma girdi ve odama çıktık .
Defne bindallımı çıkarmama yardım ettikten sonra giderken ben de ilk duşa girdim ve daha sonra hızla yatağıma yatarak bugünün yoğunluğunu üzerimden atmaya çalıştım ...

Bölüm sonu !

HÜKÜMOnde histórias criam vida. Descubra agora