22.BÖLÜM~Hediye

243 31 148
                                    

Keyifli okumalar...

"Gel burası."

Borayla birlikte iş çıkışında çarşıya gitmiştik. Onu kolundan tutup kuyumcuya sürükleyerek içeriye soktum. Şirkette Bora'yla Yiğit'in o karşılaşması anlık bir kalp krizi geçirmeme neden olmuştu, bir ara kulaklarımda sanki bir saatin yelkovan ve akrebinin o tik tak sesini duymuştum, zaman geçmek bilmemiş o an da kalmıştık sanki. Yiğit şoku atlattığında "Merhaba." diyerek Bora'ya elini uzatmıştı ancak Bora onun eline bakıp gözlerini devirmiş ve sadece alaylı bir şekilde gülüp yanından çekip gitmişti.

Yiğit çıkışta peşimden ayrılmayıp beni evime bırakmayı teklif etse de ona işimin olduğunu söylemiş içim kan ağlaya ağlaya, kendimden tiksinircesine, başka bir zaman bırakabileceğini söylemiştim. Gözlerinde, yüzünde gördüğüm sevinç mimiklerinin bir gün mahvolması için sabrediyordum.

Kuyumcudan içeriye girdiğimizde cebimden o değerli kolyeyi çıkarıp kır saçlı amcanın önüne koydum.

"Evlilik falan yakın sanırım. Onun için mi bozuyorsunuz bunu kızım. Yanlış anlamayın lütfen karışmak haddime değil bende ki bir merak sadece. Yüzüklerinizin olmadığını görerek bunları söylüyorum kızım."

Ah! Ne kadar tatlı bir amcaydı. Ben Bora'yı çekiştirirken onun koluma girmiştim ve hâlâ da onun kolunda olduğum için bizi bir çift zannetmiş olabilirdi.

"Yok şey... amca biz arkadaşız."

Bora durumu toparlamaya çalışırken ufak bir tebessüm edip amcayı yanıtladım.

"Biz arkaşız amcacığım. Bu kolyenin kötü bir anısı var ve biz o anıyı güzelleştireceğiz."

"Anladım çocuklar ne olur kusuruma bakmayın. Ben sizi çok yakıştırdım da çift zannettim."

Evet biraz utanmıştım...

Sürekli sevgili sanılıyorduk ve bize böyle imalarda bulunuyorlardı. Amca kolyeyi incelerken Bora'ya iyice yaklaşıp kulağına fısıldadım.

"Emin misin satmak istediğinden? Ben seni buraya getirdim aklıma çok güzel bir fikir geldi fakat istemiyorsan yapmak zorunda değilsin."

O da amca duymasın diye kulağıma eğilip fısıldadı. Kol kola olmamız yetmiyormuş gibi bir de dip dibeydik. Kalbime ne oluyordu böyle? Susar mısın?

"Ben o kolyeyi görmeye katlanamıyorum zaten. Ne istersen onu yapabiliriz. Aklında ki düşünceleri merak ediyorum. Yine nasıl planlar yaptın acaba?"

Ona göz ucuyla baktığımda o da bana bakıp geri çekildi. Dediği şeylere daha sonra cevap verecektim bende omuz silktim. Kuyumcudan çıktığımzda kolyenin bu kadar ettiğine hâlâ şaşkındım.

"Bora doğru söyle. Kaç ay yemedin içmedin bu kolyeyi alabilmek için para biriktirdin.

Bana gülerek önüne döndü ve ilerlemeye başladı.

"Eee şimdi ne yapıyoruz."

"Alışveriş! Bak ben düşündüm ki sen bu kolyeyi görmek istemiyorsun üstelik çöpe atıyorsun kolyeyi. Bu kadar paranın boşa gitmesini istemedim ve onu en iyi şekilde çocuklara hediyeler alarak kullanacabileceğimizi düşündüm. Belki onları biraz mutlu edebiliriz."

Bora bakışlarını bana çevirip birkaç saniye duraksamanın ardından gülümsemiş kafasını sallamıştı.

"Çok çok güzel düşünmüşsün. Peki nerede ki çocuklara vereceğiz ki bu hediyeleri?"

"Şey ben bizim evin arka sokağında olan yetimhaneye vermeye düşündüm. O sokaktan birkaç kere geçtim, onlar bahçe de oynarken onları izledim. Aslında bizim hiçbir derdimiz yok Bora. Hayatın tüm dertlerini onlar üstlenmiş, gözleri o kadar yorgun bakıyor ki onlara yardım edememek., onları mutlu etmek için elimden hiçbir şeyin gelmemesi beni deli ediyor. Çok canım acıyor onların yaşadıklarını düşündükçe kim bilir nasıl zorluklarla karşılaşıyorlar, hangi şartlar altında büyüyorlar? Onlara bizim derdimizi anlatsak bize gülerlerdi emin ol."

KOKUNUN İZİWhere stories live. Discover now