39.BÖLÜM~Hayata

173 23 145
                                    

Bir hafta. O günün ardından yedi gün geçmişti. Güneş yedi kere doğmuş yedi kere batmıştı. Yedi kere akşam olmuş ama ben yedi kere uyumamıştım. Gözlerimin altındaki morluklar yedi uykusuz günün izini taşıyordu. Vücudum... sımsıcak suda yıkanırsa arınacağını düşünerek yedi kereden fazla yakmıştı tenimi. Kıyafetlerim yedi kat daha fazla kapatmıştı kendini karanlığa. Duygularım geriye çekilmiş geriye hissizliğimi bırakmıştı. Anlık mutluluk bedenime yansısada bu mutluluk geçici olmuştu hep. En sonunda Bora bu hâlime dayanamayarak beni bir psikoloğa götürmüştü. Teklif etmişti, bende kabul etmiştim. Belki bir umut iyi gelir diye kabul etmiştim çünkü ne kadar toparlanmak istersem o kadar dibe batmam bir oluyordu. En yakın arkadaşlarım olan eşofmanlarımı üstüme giydim ve saçımı at kuyruğu yaparak kızların odalarına girdim.

"Ben çıkıyorum."

Kızların bakışları bana döndüğünde ikisinde de bir haftadır yüzlerinden kaybolmayan endişeyi görmüştüm. Her an kendime bir şey yapacakmışım gibi davranıyorlardı ve bu benim kendimi daha da kötü hissetmeme neden oluyordu.

"Yapıştı kaldı şu eşofmanlar üstüne. Kızım benim gibi birinin kankasısın sen nasıl bu kadar özensiz dışarı çıkabilirsin!"

Açelya sahte bir kızgınlıkla konuştuğunda ona gözlerimi devirmekle yetinmiş ve "Bay bay." diyerek bir an önce evden çıkmıştım.
Kapının önünde bekleyen arabaya bindiğimde Bora'nın yüzü bana dönmüş göz kırparak selam vermişti çok az konuşuyordum ve o da bunu bildiği için saygı duyup benimle daha az konuşuyor beni zorlamıyordu.

"Çıkışta yemek yiyelim mi ben çok açım. Ya da tatlı yeriz, veya abur cubur alıp sahilde otururuz n'apalım?"

O kadar hevesli konuşmuştu ki acıktığı cidden belli oluyordu hafifçe gülümseyip "Farketmez." demiştim.

Psikoloğa geldiğimizde Boraya veda ederek arabadan inmiştim. Ayça Hanım benden altı yedi yaş büyük bir psikologtu ilk seanslarda hiçbir sey konuşamasakta sonradan açılmıştım ve içimde ne varsa anlatmıştım. O da bana bir sürü şeyi üst üste yasadığım için duygu karmaşası içinde olduğumu ve bu durumun çok normal olduğunu söylemişti onun karşısında o anı anlatırken neredeyse kriz bile geçiriyordum fakat o durumu kontrol etmiş ve benim nefes kontrolümü sağlamamda yardımcı olmuştu anlattıkça rahatlamıyordum ama bir şey olduğu kesindi belki daha iyi olurum diyerek geliyordum burayada zaten. Saçma bir uğraştı belkide.

Yaklaşık yarım saat sonra Ayçayla vedalaşıp klinikten çıkmıştım. Bu seferde kendimi daha iyi hissetmem için eski hayatıma geri dönmem gerektiğini söylemişti. Acımla yüzleşmemi isyan etmek yerine acımı tamamen hissetmemi ve o acıyı çekerek yoluma devam etmemi istemişti. Konuşması kolaydı.

Ben iyiydim sadece enerjim yoktu ve yakın zamanda da toplanacaktım. Toplanırdım, hep toplanmıştım.
Bora'nın arabasına bindiğimde kendimi biraz rahatlamış hissediyordum en azından deneyebileceğim bir yolum olmuştu.

Bu bir haftalık süreçte karakola gidip ifade vermiştim. Bir de Bora'nın avukat arkadaşıyla tanışıp Hakanı şikayet etmiştim. İşe gitmiyordum Bora'nın beni nasıl idare ettiğine dair bir fikrim yoktu ama neredeyse bir haftadır her gün onunlaydım. Evden işe gidiyorum diye çıkıyor Boraya gidiyordum ya film izliyor ya da dışarıya çıkıyorduk her anımda yanımdaydı ve her ne kadar yalnız kalmak istiyorum diye tuttursamda yanımda birinin olması iyi hissettiriyordu.

"Dondurma yiyelim mi?"
Şaşkın bakışları yüzümü bulduğunda genişçe gülümsemişti.
"Bu soğukta mı? Hasta olursun prenses bak karışmam sonra."

"Banane canım istiyor dondurma bulabilir miyiz?"
Kafasını evet anlamında sallayıp arabayı çalıstırmıştı.
"Buluruz."

Telefonuma düşen bildirim Yiğittendi günde bir kere nasıl olduğuma dair mesaj atıyordu ve ben kimseyle konuşmak istemediğimi belli ettiğimden dolayı yanıma gelemiyordu. Bu yalandı yalnızca onunla konuşmak istemiyordum bu da onun işine geliyordu çünkü o bu kadar inatçı olmamdan nefret ediyor içten içe bana sinirleniyordu hatta kafasında 'aman iyi ki bir tacize uğradı.' düşünceleri döndüğünden emindim.

KOKUNUN İZİWhere stories live. Discover now