26.BÖLÜM~Davetsiz Misafir

231 32 213
                                    

Keyifli okumalar...❤

Ha!

Verebileceğim en iyi tepki şu an buydu.

Cidden ha!

Kadın basbaya imayla gülümseyip benden Bora'ya giyinmesi için yardım etmemi istedi. Ben, ama, nasıl? Ben ona etmek yardım. Ha!

Tamam Masal kendine gel o hasta ve hepsi bu ona yardım edeceksin yalnızca.

Kapıya sabitlediğim bakışlarımı ona çevirdim ve kıpkırmızı bir suratla ona baktım. Ve onunda en az benim kadar utanmış olduğunu kızarmış yanaklarından anlamıştım. Çocuk gibi utanmış ve bakışlarını kaçırmıştı. Tamam sakinim yalnızca üstünü değiştirmesine yardım edeceğim. Bora bakışlarını yüzüme kenetlediğinde hafifçe tebessüm edip içimi rahatlatmak ister gibi konuştu.

"Sen eve git hadi. Ben bizimkileri çağırırım birazdan onlar yardım eder."

Bende ona gülümseyip başımı salladım ve utanarak bakışlarımı kaçırdım. Koltuğun üstünde ki telefonumu ve çantamı alıp dışarıya çıkacaktım ki Boranın mırıldanmalarını zorda olsa duyabilmiştim.

"İki dakika önce gitmeyeceğim diye tutturan kızı bile kaçırdın ya helal olsun anne."

Kendi kendime kıkırdamamak için dudağımı sertçe dişleyip kapıyı çektim ve koridora çıktım. E ben şimdi ne yapacaktım? Onun yanından hiç ayrılmak istemiyordum ya ateşi çıkarsa tekrardan. Ben sabah onun ateşini kontrol etmeyi unuttum!

Hızlıca koridoru geri yürüyerek odaya birden girdim. Tabii Borayı böyle görmeyi beklemiyordum.

Kocaman açılmış gözlerimle onun üstünde tişört olmayan gövdesine bakakalmıştım. Onun gözleride bana döndüğünde kaşları şaşkınlıkla kaldırmış ve giymeye çalıştığı tişört elinden düşmüştü. Hızlıca arkamı döndüm ve döndüğüm gibi de kafamı kapıya çarpmaktan kurtaramadım.

"Ah!" Acıyla geriye çekildim ve acıyan anlımı sıvazladım. Arkamda bir gülme sesi geldiğinde sinirle kaşlarımı çatıp Boraya bakmıştım. "Adama bak ya ben ateşine bakmaya geri döneyim onnncaaa yolu. O bize gülsün." Bora benim sinirli yüzümü görüp gülmesini bastırmaya çalıştı ve ellerini havaya kaldırdı suçsuzum der gibi. Bakışlarım yüzünden aşağı inmesin diye kendimi o kadar zorluyordum ki Bora bu çabamı farketmiş gibi kendini tutamadan gülmeye devam etmişti. Yanına ilerleyip kaşlarımı çattım ve dudağımı büzerek ona bakmaya devam ettim. Elimi alnına koyduktan sonra ateşinin olmaması içimi rahatlattığında ona sırtımı dönüp odanın çıkışına yürüdüm tabii söylenmeyi de eksik etmiyordum.
"Hâlâ gülüyor ya."

"Tamam tamam sustum ama ne yapayım surat ifaden çok tatlıydı."

Sinirle ona döndüm."Sensin tatlı gıcık." Bakışlarım omzuna düştüğünde orada gördüğüm morluk kaşlarımı çatmama neden olmuştu.

"Bora omzuna ne oldu?"

Yanına gidip bakışlarımı omzuna sabitledim. O da bakışlarını omzuna çıkarttığında omuz silkip önemli değilmiş gibi bir tavır takındı."Emniyet kemerinden oldu sanırım. Kesmiş olmalı." Alt dudağımı dişlerimin arasına alarak işaret parmağımla yaraya dokundum. Dokunduğum gibi Boranım vücudu kasılmıştı hemen elimi çekip yüzüne baktım. "Acıdı mı? " Bora kafasını iki yana hayır anlamında salladı ve birden işaret parmağını kaldırıp çeneme parmağını koydu ve aşağı çekti. Dişlerimin arasına sıkıştırdığım dudağımı bıraktığında kocaman gözlerle ona bakakalmıştım. O da bakışlarını dudağımdan gözlerime çıkardı."Sürekli dudağını ısırıyorsun ve bu yüzden hep yara oluyor, yapma." Ona gözlerimi kırpıştırıp bir fok balığının köpekbalığına baktığı gibi baktıktan sonra başımı salladım. "E oldu o zaman ben kaçayım." Hızlıca arkamı döndüm ve odadan çıktım. Arkamdan konuştuğunu duydum. "Kaç bakalım kaç."

KOKUNUN İZİWhere stories live. Discover now