11.BÖLÜM~Yalnızlığın içindeki yalnızlık

338 58 57
                                    

Telefonu aldığım gün başka hiçbir şey yapmadan direk odalarımıza kapanmıştık ikimizde de tatil yapacak heves yoktu. Sabah olduğunda kızların gelemeyeceğini öğrenmem beni baya üzmüştü.Tahmin ettiğim gibi Kumsal ben tatilde olduğum sürede iş görüşmesine gitmiş bir şirkette diyestisyen olarak bugün işe başlayacaktı onun için çok sevinmiştim. Açelyanın ise hasta olduğunu ve gelemeyeceğini öğrenmiştim. Sabah Bora'nın Eren'i çağırdığını biliyordum. Ve aynı zamanda üniversiteden arkadaşı olan çocuğu da güvenlik kayıtlarına sızması için çağırmıştık. Aslında bu çocuk şirketlerin ve özel bilgilerin olduğu ağları, bilgilerin sızma ihtimalini kovmak için antivürüs programları üreten bir kişiymiş. Onun için otelin güvenlik ağına sızması onun için kolay olacakmış.

Sabah 8:40 gibi gözlerimi açtığımda ilk önce bir duş almış daha sonra ise hazırlanıp Boranın odasına gitmiştim bugün büyük gündü onları rezil edebileceğimiz bütün kanıtların elimizde olacağı gün.Ceydanın telefonu hâlâ bendeydi.Gece Boradan şifresini öğrenip telefonu biraz kurcalamıştım.Ve bulduğum fotoğraf keşke kurcalamasaydım dedirten cinstendi...

Yiğitle Ceydanın çekilmiş bir fotoğrafı.Yatakta...Allahtan sadece yüzleri gözüküyordu ancak sadece yüzleri bile benim bedenimi paramparça edebilmişti.Hiçbir şey yokmuş gibi davranmak nedense iyi geliyordu.Sanki Borayla ben yakın arkadaşmışız da tatile gelmişiz gibi bile hissediyordum bazı anlarda.

Boranın kapısını çaldığımda içeriden hiç bir ses gelmemişti tekrar tıklattığımda da bir ses duymayınca sertçe vurduğum kapıyla içeride bir gürültü kopmuştu. Daha sonrasında da birkaç saniye içerisinde kapı açıldı.Bora daha ayılamamış uykulu uykulu bana bakarken.O içeriden gelen sesin onun yataktan düşme sesi olduğunu anlamak zor olmadı.

"Ben geldim!"

"Farkettim kurt falan mı var sende? Zıbarsana bu saatte."

"Ya saat kaç oldu hâlâ uyuyacak mısın?"

"Evet."

Evet!!ha...

Cidden bana arkasını döndü ve içeri girip kendini yatağa yüz üstü yatağa attı.Altında gri bir eşortman üstünde altındaki eşortmanın grisinden daha koyu olan bir tişört vardı.Ciddi ciddi uyuyordu şu an.Yatağın başına gelip onu sırtından dürttüm.

"Bora kalkmalısın.Arkadaşların gelmedi mi daha?"

"Masal hatırlatayım saat sabahın
9:30 u ve onlar daha yeni yola çıktılar.Şimdi izin verirsen onlar gelene kadar zıbarmak istiyorum."

Yüzünü gömdüğü yastık yüzünden sesi boğuk çıksada o boğukluğun uykudan da kaynaklı olduğunu anlamıştım.Ama ben ne yapacaktım şu an aşırı derecede sıkılmıştım ama bu sıkılmışlık bir an önce plana başlamamız içindi.Yoksa başka hiçbir şey yapasım yoktu.Benim daha başında beklediğimi anlayan Bora tekrar dudaklarını araladı.

"Masal dikilme tepemde kapat şu kapıyı geç otur şuraya bizimkinler buraya gelecek zaten bende onlar gelene kadar uyuyayım.Tamam mı?"

Oflayarak kapıya yöneldim ve onu kapatıp içeri girdim.Odanın içinde bulunan kanepeye oturup telefonumu çıkardım.Niye burada beklediğimi bilmiyordum ama...burada bekleyesim gelmişti işte.Oda da tek başıma saçma sapan düşüncelere dalmak istemiyordum.

Kızlardan gelen mesajları okumaya başladım.

Kuku:Sıçarım böyle işe ha şirket dedik bağrımıza bastık.Orda da sülükler peşimizi bırakmadı.(8:55)

Açii:Kuku noldu bu saatqe yia ben daha gozumu acamyrum(9:04)

Kuku:Sıçtığımın aşçısı, o mu diyetisyen ben mi belli değil.Adam şeker hastası adama gidiyo şeker pare veriyo sokcam ben o seker pareyi bi yerlerine bir hafta şeker sıçıcak.(9:18)

KOKUNUN İZİWhere stories live. Discover now