29.BÖLÜM~Rüya

191 25 232
                                    

Keyifli okumalar☆

Evet, ayıkla princin taşını Masal.

"O seni kahve içmeye davet etti ve sen kabul mu ettin?"

Ne diyecektim Boraya? Onun Hakanı sevmediği gözlerinden bile okunurken ve beni uyarmışken onunla kahve içmek istiyorum diyemezdim. Gerçi zaten istemiyordum ama bir yönden de Hakan'a verdiğim sözü geri çevirirsem çok büyük bir ayıp olacağını düşünüyordum. Bakışlarımı ondan kaçırarak başka bir yere baktım.

"Evet yani sadece bir kahve o kadar."

Birkaç saniye geçti, ses gelmeyince bakışlarımı tekrar Bora'ya çevirmek zorunda kalmıştı ve gördüğüm şey hâlâ değişmeyen sinirle kaşlarını çatmış bir yüzdü.

"Masal... bak sana karışma hakkımın olmadığının farkındayım ama gitme. O adamı sevmiyorum iyi niyetli olduğunu düşünmüyorum."

Bu sefer kaşlarını çatarak bakma sırası bendeydi.

"Bana karşı hiçbir yanlışını görmedim Bora, adamı sevmemen için bir nedende görmedim şu zamana kadar. Yalnızca bir kahve içeceğiz bir şey olduğunda kendimi koruyabilirim."

Bora sinirle oflamış elleriyle yüzünü sıvazlamıştı.

"Ne demek istediğimi anlamıyorsun. Neden sevmediğim hakkında da hiçbir şey bilmiyorsun ama bunca zamandır neredeyse her günümüz birlikte geçiyor Masal, eğer bana biraz güveniyorsan hislerime de güven o adamla buluşma."

Kısıtlanmaktan ve bu şekilde benim ne yapacağıma karışılmasından nefret ediyordum bu benim için o kadar iğrenç bir şeydi ki... Küçüklüğümden beri annemin baskılarıyla büyümüştüm, beni tek başına büyütmeye çalışırken o kadar zorlanmıştı ki bir ara psikolojisinin bozulduğunu hatırlıyorum, paranoyak gibi sürekli beni kontrol eder, her hareketimi kısıtlardı ve ben kendime bir söz vermiştim, büyüdüğüm zaman kimsenin beni kısıtlamasına düşüncelerimi değiştirmesine izin vermeyecektim.

"Sana güveniyorum Bora ama bırakta kiminle nereye gideceğime kendim karar vereyim."

"Tamam!" Birden bağırdığında yerimde sıçramıştım sonra devam etti ara vermeden.

"Senin hayatın senin kararların bunu bana her seferinde hatırlatıyorsun zaten. Ne istiyorsan yap."

Sonlara doğru sesi gittikçe kısılırken son kez yüzüme sinirle bakıp arkası döndü ve tek ayağının üstünde duvardan destek alarak odası olduğunu düşündüğüm odaya girdi, kapıyı kapattı. Onun odasının kapalı kapısına bakarken gözlerimi sımsıkı kapattım ve elimi yan taraftaki sandalyeye koyarak destek aldım.

Kimseden çıt çıkmazken kızlara döndüm." Hadi artık gidelim." Onlar da üzgün gözleriyle bana bakarken kafalarını sallayarak montlarını almaya içeriye girdiler.

"Masal nereye ya erken daha film falan izleyecektik hem." Eren tüm o eğlenceki halinden sıyrılmış ciddi bir ifadeyle ortamı yumuşatmaya çalışıyordu. Ona hafifçe gülümseyip kafamı iki yana salladım.

"Biz gidelim artık bir dahakine siz bize gelin olur mu?" Açelya da tüm o dalga havasından sıyrılmış Erene bu sözcükleri söylemişti daha çok 'üzerlerine gitmeyelim' havasında söylemişti bunu. Erende bakışlarını Açelyaya çevirerek gülümsemiş ve "Olur geliriz." demişti. Kapıdan bizi uğurlarken Kaan yemekler için teşekkür etmiş Kumsal ve Açelya da ona rice ederiz gibisinden bir şeyler demişti aslında kafam onların ne konuştuğunu duyamayacak kadar doluydu. Bora bizi uğurlamaya çıkmamıştı bu yüzden çocuk gibi dudaklarımı büzüp ağlayasım gelmişti. Eve gittikten sonra direk odama girdiğim gibi yatağıma girmiş gözlerimi kapatmıştım. Onu kırmışmıydım? Onu kırmak istememiştim ki.

KOKUNUN İZİWhere stories live. Discover now