Final

365 15 163
                                    

Merhaba♡
Bir son daha... Yüzümde hüzünlü bir gülümseme var. Ağladım ağlayacağım. Neyse bu duygusal konuşmayı sona bırakalım. Bence bu bölüme özel oy ve yorum rekorumuzu kırarsınız değil mi? Epey uzun bir bölüm oldu umarım beğenirsiniz...

Aynı zamanda ülkemizde çıkan yangınlardan dolayı bölümü paylaşmakta çok tereddüt ettim ama güzel şeylere, gülmeye de ihtiyacımız olduğunu düşünerek paylaşıyorum. Umarım yüzünüzde ufakta olsa bir gülümsemeye sebep olabilirim.

O zaman bu hikayemiz için son kez sizlere iyi okumalar diliyorum♡^_^♡

"Tamam sakin ol. Yalnızca haber vereceğiz. Onların canımızı sıkmasına izin vermeyeceğiz. Söyleyip çıkacağız tamam mı?"
Bora'nın elimde olan elini hafifçe okşayarak ona güven veren bir gülümsemeyle baktım. Babasının ve annesinin yaşadığı eve gelmiştik ve onlara haber verecektik. Yalnızca haber verecektik çünkü Bora'yı bile buna zor ikna etmiştim. Ona kalsa asla gelip ailesine söylemeyecekti.

"Onların sakın seni susturmasına izin verme. Özellikle babam gözümüzü korkutmayı çalışacak."
Gülümseyerek yanağına bir öpücük kondurdum ve geriye çekilerek başımı tamam anlamında salladım. Gözlerime anlam veremediğim bakışlarla bakıp iç çekti.

"Kalbimle bir zorun var değil mi? Aniden yapıyorsun sonra
'Bora iyi misin' nasıl olayım?"

"Ya..." diyerek güldüğümde o da benimle birlikte gülmüş ardından içeriye doğru bir adım atmıştı. Derin bir nefes aldım ve kendimi olabileceklere hazırladım. Biraz gerilmiştim açıkçası fakat artık karşılarında o eski Masal yoktu. Cevaba cevap. Kavgaysa kavga...

İki katlı lüks bir evdi, kapıyı bize açan orta yaşlardaki kadına hafifçe gülümseyip içeriye girdim.
Bora benim bir iki adım önümdeydi. Birbirine kenetli olan ellerimiz sayesinde beni peşinden sürükleyebiliyordu. Bir de şey...parmağımda yüzük vardı. Ve bu hayatta gördüğüm en güzel yüzüktü. Elbetteki daha bir sürü güzel yüzük vardı fakat bu benim için sanki Dünya'daki tek yüzükmüş gibi değerliydi. Geniş bir koridordan geçip büyük bir salona geldiğimizde koltukların üstünde oturan Yasemin Hanım ve Erhan Beyi görmüştüm. Erhan Bey elinde bir dosyaya bakarken Yasemin Hanım da telefonuna bakıyordu. Yasemin Hanımı seviyordum, hatta Erhan beyin tam aksine o kadına bayılıyordum.

Adım seslerimiz geniş salonda duyulduğunda ikisinin birden bakışları bize döndüğünde Bora'nın gerildiğini hissedebilmiştim. Erhan Beyin kaşları yukarıya kalktı ve şaşkın gözlerle bize bakmaya başladı. Yasemin Hanım ise büyük bir gülümsemeyle adeta bağırmıştı.
"Yavrularım, sizler mi geldiniz! Ay hoş geldiniz."

Ayağa kalkarak bize doğru yürümüş ardından ikimizi birden kolları arasına almıştı.
Biz de ona sarıldığımızda koltukta oturmaya devam eden Erhan Beyle göz göze geldim.
İnşallah son konuştuklarımızı hatırlıyorsunuzdur yaşlı ve aksi
bey adam.

Yasemin Teyzeden ayrıldığımızda koltuklara bile yönelmeden Bora konuştu. Bir an önce buradan çıkmak istiyordu.
"Biz evleniyoruz, haber vermeye geldik."

Yasemin Teyze'nin içtiği kahve boğazında kalırken öksürmeye başlamış Erhan Bey ise duygularını belli etmemeye çalışsada epey şaşırmıştı.
Bir şey söylemelerine bekledik ilk konuşan zar zor kendine gelebilen zavallı kadın olmuştu

"Ne! Allah'ım sana şükürler olsun! Bora evladım, canım yavrum. Ay kızım, gelinim.
Ay ben bayılacağım galiba."

Şaşkınca karşımızdaki kadının sevincine bakıyorduk. Bir hışımla kalkıp ikimizede sarılmıltı
Kadın resmen bizden daha fazla sevindi Masal.

KOKUNUN İZİWhere stories live. Discover now