Özel Bölüm-3

173 10 24
                                    

"Hadi gel. Korkma, dikkat et."
Kıkırtımı tutamayarak dudaklarımdan serbest bıraktığımda merakla nereye doğru gittiğimizi görmeyi bekliyordum. Benim fülarımı çalıp gözlerimi bağlamıştı ve elimden tutarak beni bir yere sürüklüyordu.

Yattan bugün hatta birkaç saat önce inmiştik. Bazı anların bitmemesi gerekirdi. O anda takılı kalmak, bozulmuş bir saatmişçesine ileriye gidememek istiyordu insan bazen. İşte benim hayatımın en takılmak istediğim noktasıydı o yat. Dünya üzerinde bana tüm duyguları tattıran bir adamla muhteşem bir hafta geçirmiştim. Bazen denize, bazen deniz mavisi gözlerine dalmıştım. Onunla aynı yastığa baş koymuştum. Onun kokusuyla uyanmış, onun tenini tenimde hissederek yeni bir güne merhaba demiştim. Ben meğer hiç merhaba dememişim güneşe. Ben meğer hiç aydınlık bir güne uyanmamışım. O hayatıma bir güneş gibi doğmuş ve bana hayatımda yaşayacağım en güzel günleri yaşatmıştı. Yüzünü uzun uzun seyre daldığım, yalnızca onu izlediğim gecelerin sabahı yine onunla uyanmak...inanılmaz bir şeymiş...
Sanki damarlarımda gezen kan bile ona aitmiş, üzerimdeki koku artık bizimmiş gibi. Ben anlamıştım. Her ne olursa olsun, ne kadar ayrı kalırsak kalalım ben elbet bir gün ona dönecektim zaten. Ben bir balıktım ve benim yerim gözlerindeki okyanustu.

"Geldik mi? Açar mısın artık gözlerimi?"
Ellerinin gözlerime takılı fülara gittiğini hissederken o güzel sesi de kulaklarım doldurmuştu.
"Elbette açarım güzel karım benim."
Saçlarımın arasında o sürekli hissettiğim öpücüklerinden hissettiğimde gözlerimi kapatan engel de ortadan kalkmıştı. İlk birkaç saniye aydınlığa alışamayan gözlerimi kırpıştırıp bulanıklığın gitmesini bekledim. Ardından odağıma giren şeylere göz attığımda buranın bir ofis olduğunu anlamıştım. Bir odanın içerisindeydik, karşımda bir masa, sandalye ve masanın karşısında koltuklar vardı. Masada ise...benim adımın yazdığı bir isimlik.
Odanın Bora'nın ofisiyle olan benzerliği beni hepten şoka sokarken ağzım bir karış açılmış adeta yutkunamamıştım. Burası ofisin bir üst katı olmalıydı. Ben şaşkınlıktan hiçbir şey diyemezken Bora'nın huzur veren sesi kulaklarım doldurdu.
"Burası senin ofisin. Ben...aslında bu binayı komple satın almıştım. Senin ve Açelya için bu kat hazırlanıyordu. Sen alt kattaki işlere yardım ederken ben de burasıyla uğraşıyordum. Tam karşı odanda Açelya'nın psikolog kliniği var. Yani en yakın arkadaşınla çalışırsan ve benim üst katımda olursan mutlu olursun diye düşündüm. Ben de böyle bir sürpriz hazırlamak istedim. Sevd-"
Hızlıca yüzümü ona dönüp kollarımı boynuna sardığıma susmuştu. Gözlerim yaşarıyordu halbuki ki yaşarmamalıydılar, mutlu bir anlarında ne diye ağlıyorlardı.
"Teşekkür ederim. Sevdim tabii ki sevmez miyim?"
Elimle ensesindeki saçlarını okşarken kollarının sımsıkı belime sarıldığını hissettim.

Kusursuz ilişki olmazdı. Dünya kendi bile kusurlu iken insanlar niye kusurlu olmasındı ki. İlişkilerde elbet kusurlar olur, hatalar yapılır, kavgalar edilirdi. Biz bile bir hafta içinde abuk subuk şeylerden kavga etmiş fakat en sonunda birbirimizi dinleyerek anlayarak yine birbirimize sarılarak uyumuştuk. O benim en güzel zaafımdı. Zaaflar insanları güçsüzleştiren şeyler olarak bilinirdi ama hayır. O benim gücüm, o benim her şeyimdi.
Her şeyim...
Bir adamı her şeyim diyerek sevmek, güzel şeymiş.

"Açelya'nın bundan haberi vardı değil mi? Huysuz bana edepsiz mesajlar atmaktan başka yaptığı bir şey yok. İnsan en azından birazcık ipucu falan verirdi."

Biraz şaşkınlık birazda alayla, "Sana edepsiz mesajlar mı atıyor? Hmm neymiş acaba onlar? Yani sadece meraktan soruyorum. Arkadaşının isteğini gerçekleştirmezsek olmaz değil mi?" dediğinde geriye çekilerek sahte bir kızgınlıkla ona baktım.
"Hepiniz kötüsünüz. Etrafımda bir aklı başında insan yok. Kuku ve Kaan bile uçmuşlar. Ohoo olmaz böyle ya! Gidiyorum ben."

KOKUNUN İZİWhere stories live. Discover now