32.BÖLÜM~Kabus

194 24 123
                                    

Yorumlarınızı bekliyorum lütfen oy vermeyi unutmayın, keyifli okumalar☆

Ölsem...
Hemen şimdi...

Hayatınızda bazı anlar hiçbir kelimeyle anlatılamaz ya hani... Hayat sanki sizin için, o an, o saniyede durur. Bedeniniz ruhunuzla bütünleşemez ve ruh, büyük bir ağırlık yapar bedeninize. Sanki bedeniniz, ruhunuzun ağırlığını kaldıramaz ve yere yığılmak ister. Kaçmak istersin, kaçamazsın. Koşmak istersin, koşamazsın.

Ben tam şu an ölmek isterdim...

Düşündüm. Yerden bir taş alsam ve o taşla tam şu an bileklerimi keserek bu ana son versem. Ölmek bu hayatta belki de en zor görünen yol olsada bence en kolay yoldu. Ölmek kaçmak demekti. Koşamayan, kaçamayan, insanların bu hayattan kaçma şekliydi.

Kaçsam...
Gitsem...
Tam da şimdi...

Ölmeyi bile başaramazdım belki şimdi. Ölmeyi seçemeyen insanlar ne yapardı? Teslim olmak? Şimdi olmazdı, bu adam karşımda dururken olmazdı.

Bu kez pek bi afili yalnızlık...

Şimdi anlıyorum. Ben, yalnızlığı şimdi anlıyorum... Yalnızlığı asıl şimdi damarlarımda hissediyorum. Damarlarımda kanı gezen adamın, karşısında yalnızlığımdan kıvranıyorum...

Tuzaklar kurmuş üstelik bırakmıyor acıtmadan...

Bana bakmıyordu, beni görmüyordu. Yalnızca fiziksel değil, o adam beni zaten hiç görmemişti ki. Bir paçavraydım onun gözünde. Aslında kötü bir adam değildi o, içki denilen şey onu bu hale getiriyordu. Bu yüzdendi nefretim içkiye, ben bu yaşıma kadar içkiyi ağzıma sürmemiştim ve asla sürmeyeceğim diye kendime yeminler etmiştim...hayat o yeminleri bozdurmuştu bana. Çareyi bir içkide arayarak kendime verdiğim tüm sözleri çiğnetmişti, en çokta bu yüzden affetmeyecektim Yiğit'i.

Bitiyorum her nefeste...

Nefes almıyordum ki, nasıl daha çok bitebilirdim. 18 saniyedir ciğerlerime işkence çektirerek o nefesi ciğerlerime çekmiyordum. Ben onunla aynı havayı bile solumak istemiyorum.

Çok koştum çok yoruldum, ve şimdi bende düştüm...

Mantıklı düşünmeliydim, ne yapmalıydım?

Beni görmemişti, kaçmalı mıydım?

Tir tir titreyen bedenimi hareket ettiremiyordum ki.

Bakkalın önünde yüzü bana yan dönük bir şekilde birisiyle konuşan babamı yılların ardından ben tanıdıysam, o beni tanıyabilir miydi?

O benim yüzüme bakabilir miydi? Benimle konuşma cürretini kendisinde bulabilir miydi?

Bulurdu.

Kaçmalıydım.

Hayal görüyor olabilir miydim? Ya hayalse? Boşuna kuruntu yapıyorsam?

Yapmıyordum, o burdaydı. O zaten her daim peşimizdeydi, her an'ımızdaydı.

Mantıklı düşün Masal. Titreme, bir kez daha o adamın karşısında titreme, sen artık o küçük kız değilsin. Telefonum! Yere düşmüştü onu al ve kaç, kendine gel.

Derin bir nefes alarak eğildim ve telefonumu aldım. Sanki bir robot gibiydim bedenim buz kesmişti, kıpırdayamıyordum sanki. Geri geri yürümeye başladım. Arkamı döndüm ve koşarak ordan uzaklaşmaya çalıştım. Attığım her adım benden bir parça götürüyordu sanki nereye gittiğimi bilmeden ilerledim. Bedenim titrerken koşmaya devam ettim. Rüzgar gözlerimi yakarken gözlerimi kapatarak koşmaya başladım. Hiçbir şey umrumda değildi sadece uzaklaşmak istiyordum, yalnızca kaçmak istiyordum bu hayattan.

KOKUNUN İZİWhere stories live. Discover now