İki beden, iki kalp. Birinin kalbinde ihanetin çürüttüğü damarlar. Ötekisinde ise intikamın küflendirdiği bir kalp.
Bir ihanet, iğrençlik. Bedensel ve ruhsal olarak aldatılış. Sevgi, aşk sizce bu kavramlar gerçek mi? Sanıldığı gibi kitaplarda olan...
Bölüme başlamadan bir kez şarkıyı dinleyin lütfen yukarıya bıraktım. Şarkının anlamı çok özel ve bu hikayeye uyuyor diye düşünüyorum.
Keyifli okumalar...☆
Karşımdaki manzaraya baktım. Dalgaların öfkeyle nasıl kayalıklara çarptığını izledim...
Sahilin kenarındaki banklarda onu gördüğümde büyük bir tereddütle yanına adımlamaya başladım. Korkuyordum, utanıyordum da... Bu konuda çok hassastık, ikimizde ama buna rağmen beni dinlemeden, olanları anlamadan böyle bir kanıya varmamalıydı. Üzerinde bir kot ceket içinde siyah tişörtü ve siyah kot pantalonuyla karşısındaki sahili izliyordu. Gördüğüm şeyle şaşkınlıkla kaşlarım havaya kalktı, sigara içiyordu. Onun sigara içtiğini bilmiyordum bu zamana kadar yanında geçirdiğim zamanların hiçbirinde sigara içtiğini görmemiştim.
Deniz kenarında olduğumuz için rüzgar baya kuvvetli esiyordu ve ben üstüme ceket almayı unutmuştum. Üstümde krem renginde ve siyah çizgileri bulunan bir kazak ve lacivert kot pantalonum vardı. Üstüme ceket almadan acil çıkınca böyle olmuştu.
К сожалению, это изображение не соответствует нашим правилам. Чтобы продолжить публикацию, пожалуйста, удалите изображение или загрузите другое.
(Böyle hayal edebilirsiniz.)
Yanına doğru ilerledim ve bankın ucunda durdum.
"Oturabilir miyim?"
Sesimi duyduğu anda bakışlarındaki duyguyu gördüm. Öfkeli dalgalar sanki onun gözlerinin esaretinde daha da öfkelendi ve büyük bir dalga kayalıklarda oturan insanların üstüne doğru çarptı.
Bakışlarını bana çevirmedi.
"Oturabilirsin."
Yanına oturup bende bakışlarımı hırçın dalgalara çevirdim. Islanan insanlar gülümsüyordu, dalgalar onların mutluluğuna öfkeyle karşılık veriyordu. Ama onlar yine de mutlulardı çünkü dalgalar onlara yalnızca bir eğlenceydi.
Konuşmaya çekiniyordum sebepsizce aslında sebepsiz de değildi. Bir yönden de kızıyordum ona. Nasıl böyle bir şey yaptığımı düşünmüştü. Onu affetiğime nasıl inanabilmişti.
