41.BÖLÜM~Hastane

184 25 96
                                    

Keyifli okumalarr.
Pamuk eller oy ve yorumlara jshsgusujs ♡

Bitmişti.
Bitmiş miydi?
Her derdin bir sonu, her anın bir bitişi vardı bu hayatta. Yaşadığımız o mutlu anın elbette biteceğini bilerek yaşamıyor muyduk zaten. Peki ya bitmezse? O zaman iyi günlerimizin, zamanlarımızın kıymetini bile bilir miydik? Aynı iyi günler gibi kötü günlerde vardı bu hayatta. Her yağmurun ardından bir  gökkuşağı belki çıkmazdı ama her yağmurun ardından güneşin çıkacağını bilirdik. Bulutlar daha fazla bu dünyayı kasvetiyle boğmamaya başladığında güneş onun yardımına gelip dünyayı aydınlatmaya başlardı.

Şimdi benim dünyam aydınlanmış mıydı?

Belkide...

Gürültü...çok gürültülü. Gözlerim yalnızca  o adamın gözlerine kenetli. 4 yıl 6 ay...

Bir çocuğunun hayatını mahvetmiş, onu sokağa atmış, diğer çocuğundan hırsını çıkartmış, eşine hayatı zindan etmiş ve hatta ölümle tehtit etmiş bir adamın aldığı ceza 4 yıl 6 aydı...

4 yıl 6 ay sonra serbest kaldığında annemi, beni öldürebilirdi.
Sonuçta tehtit etmişti...4 yıl 6 ay. Belkide yaşayacağım günlerimin sayısıydı. Onu hapise atmıştık, artık bize daha da kinlenmiş olmalıydı.
O bizi tehtit etmişti...ölümle.
Ama adalet onun dışarıya çıktığında bizi öldürme ihtimalini hiçe saymıştı.
Yine hiçe sayılmış onlarca kadından biri olmuştuk.
Ondan korkuyordum...tüm hücrelerime kadar o iğrenç gözlerden korkuyordum. O gözler geçmişti...ve benim geçmişimde bir canavar yatıyordu. Yanaklarımda bir şeyler hissettim sonra bakışlarımı zorla onun gözlerinden ayırdım. Masmavi gözler beni karşıladı bu sefer. Temiz, saf, huzur kokan, gecenin rengi gözler. O kara gözlere bakarken nefesimi tuttuğumu farkettim. İki eli yanaklarıma yerleşmiş sanki ona bakmamı istemiyormuş gibi beni kendisine bakmaya zorlamıştı.
"Nefes al." Kısık sesle konuştuğunda bir nefes çekmeye çalıştım içime, kesik bir nefesti bu, ciğerlerime yetmemişti. Bir çığlık duyuldu yerimden korkuyla sıçrayıp sanki girdiğim transtan çıktım bakışlarım öbür tarafa döndüğünde gözlerim şokla aralandı. Annemin gözleri kapalıydı, annem neden Kumsalın kollarındaydı. Herkes bağırıyordu, bense sesleri duymadan anneme bakıyordum.

Oyuncak bebeğimin saçlarını tararken odamda yalnızdım. Bu bebeği annem örmüştü, herkesin bebeği vardı bende istemiştim bana da örmüştü, annem beni çok seviyordu. Dışarıdan gelen gürültüler o kadar rahatsız ediciydi ki yüzümü buruşturup kulaklarımı kapattım. Hergün gürültü vardı, çok gürültü oluyordu...
Bir kapı çarpma sesi duyulduğunda oturduğum yerden kalkıp kapıya yaklaştım, bunun benim için bir alarm olduğunu biliyordum. Bir de alarm kelimesini yeni öğrenmiştim böyle nani nani diye ötüyordu ama bu alarm mezaz yok...mecaz anlammış öyle söyledi abim. Abim kitap okumayı çok seviyor, yorgun olmadığı günler bana gelip masallar anlatıyor çok seviniyorum o bana bir şeyler anlattığında. Kapıyı açıp odadan çıktım ve oturma odasına ilerledim. Annem bana bu kapı sesini duyduğumda dışarı çıkmamı söylemişti yoksa bana uf olurmuş öyle söyledi. Annemi dinledim, hep dinlerim ki zaten. Annem yerde yatıyordu. Annem niye yerde yatıyordu?
Yanına yaklaştım ve yüzüne dökülen saçlarını yüzünden çektim. Dudağından vişne suyu akıyordu. Annem vişne suyunu çok seviyordu bana öyle söylemişti ama bu vişne suyu değildi ki...
Elimle annemin kolunu dürttüm. Uyanması gerekiyordu birlikte bebeğime elbise dikecektik.
"Anne uyan."
Uyanmadı.
"Anne uyan!"
Oflayarak yerimden kalktım ve mutfağa ilerledim annem uyumayı çok seviyordu. Bir bardak su doldurarak annemin yanına geri döndüğümde taşımakta zorlandığım bardağı anneme uzattım.
"Al anne bunu iç uyan."
Kıpırdamamıştı bende sinirle bardağı yere koymuştum. Arkamı dönüp sinirle odaya girdiğimde akmamak için direnen gözyaşlarımı serbest bıraktım. Annem benim bebeğime elbise dikmek istemediği için uyuyor numarası yapıyordu. Ona küsmüştüm.

KOKUNUN İZİWhere stories live. Discover now