42.BÖLÜM~ Mekan

166 22 70
                                    

Keyifli okumalarr♡

Bir mesaj ne kadar iğrenç olabilirdi?
Tamda bu kadar iğrençti. Bu kadar samimi olmalarına gerek yoktu, plan bu olsada buna hiç gerek yoktu. Boraya bu mesajı Ceyda atmıştı ama Ceyda'ya bu hakkı ve rahatlığı Bora vermişti. Gerçi Bora ona o hakkı vermese bile Ceyda yüzsüzlüğü ile böyle bir hakkı olduğunu düşünürdü. Bir cevap vermeden telefonu kapatmış ve komodinin üstüne geri koymuştum. Adımlarım koltuğa doğru ilerlediği esnada birden telefonun melodisi odayı doldurmuştu. Korkuyla gözlerim irileşirken hızla kendimi koltuğa attım ve gözlerimi kapatarak uyuyor numarası yaptım. Bu kanepe o kadar küçüktü ki sığabileyim diye iki büklüm olmam gerekmişti. Yatağın hareket ettiğini gösteren seslerden sonra Bora telefonu açmıştı. Uykulu sesi odayı doldururken kısık sesle konuşması odada olduğumu anladığını belli etmişti.

"Efendim..."
"Ne diyorsun Ceyda?"
"Ben mesaj falan görmedim."
"Bakmadım diyorum."
"İlla 12den sonra kutlamamıza gerek yok yarın gündüz kutlarız işte."
"Saçmalama ne alaka kabus?"
"Uykum var izin verirsen uyuyayım."
"Sensiz kabus falan görmem saçma şeylere inanıyorsun."
"Bende..."
"Sanada..."

Ve telefon kapanmıştı.
Bende?
Sanada?

Ciddi anlamda sinir küpüne dönüşmüştüm. Onunla konuşmasını dinlemek zorunda değildim dışarı çıkabilirdi.

Gözlerim kapanık olduğundan dolayı bastıran uykuyu geri göndermeye çalıştım. Uyumamalıydım, uyumamalıydım...
Bugün onu görmüştüm. Canavarımı...Hakan'ı. O da beni görmüştü, kendimi niye savunmasız çıplak bir kız çocuğu gibi hissetmiştim? Hani güçlüydüm ben? Sesi kulaklarımdaydı, nefesi omuzlarımda arınamıyordum. Uyuyamıyordum.

Uyuyamıyordum çünkü rüyalarımda da rahat bırakmıyordu. Uyumayacaktım dayanabildiğim yere kadar duracaktım. Yataktan tekrar bir ses geldiğinde Bora'nın adım sesleri odayı doldurmuştu, sanırım bana yaklaşıyordu.

"Sen oraya nasıl sığdın?" Kısık sesli bir şekilde benim duymadığımı zannederek konuşmuştu, gözlerimi açmamak için zor duruyordum.

"Seni yatağına yatırsam bana kızar mısın acaba?" Kendimi gülmemek için baya zor tutuyordum.

"Sabaha kadar burada böyle yatarsan yarına yürüyemezsin bile." Niye kendi kendine konuşuyordu? Dizlerimin altından kolunu geçirip bir eliylede sırtımdan tutup beni kaldırmıştı gözlerimi açıp 'ce ee ben uyanığım' desem beni yere fırlatır mıydı? Sırtım yatakla buluştuğunda bu huzurun beni içine çektiğini hissettim ama acilen o huzurdan kurtulmam gerekiyordu. Gözlerimi sanki yeni uyanmışım gibi aralarken Bora'nın geriye çekilen bedeni karanlık odada  yalnızca bir süliet olarak görülmüştü.

"Gidiyor musun?" Uykulu çıkartmaya çalıştığım sesimle konuştuğumda anlamış mıydı bilmiyordum fakat anlamamış olmasını umuyordum.

"Uyandın mı? Özür dilerim ben rahat edemessin diye şey yapmıştım." Hâlâ sesini kısık tutmaya çalışıyordu.

"Sorun değil uykum yok zaten."

Baya yok. Kaç gecedir uyumayan sen değilsin zaten.

"Saat çok geç oldu uyu sen hadi yarın konuşuruz."

Onunda uykusu var Masal sen uyumayacaksın diye onu uykusundan etmeyeceksin heralde?
Hayret, haklısın.

"Tamam iyi geceler. İstersen burada kalabilirsin yani.... çok geç oldu."
Ne!?
Dilimi acilen susturmam gerekiyordu.

"Sorun değil yarın erkenden gelirim sen rahat uyu."

"Benim içinde sorun değil yani rahatsız olmam ama sen tabii evinde daha rahat edersin iyi geceler sabah görüşürüz."

KOKUNUN İZİWhere stories live. Discover now