57.BÖLÜM~Evet

141 9 93
                                    

Onsuzluğumun birinci günü.

Sevgili günlük bugün çok zordu. Bugün yeni hayatımın ilk günüydü. Bugün onsuzluğumun ilk günüydü. Sabah kalkıp yeni evimize gitmiş ve tüm gün boyunca evdeki eşyalarla ilgilenmiştik. Onu düşünmemeliydim. Onu düşünmemeliydim ama olmuyordu. Ondan uzak bir saat bile geçirmek canımı yakarken nasıl uzak kalacaktım ondan?

Onsuzluğumun 10. Günü

Bugün yeni işimle tanışmıştım. Burada bir ofisim olmuştu. Abim her şeyimizle ilgileniyor, sürekli eksik bir şeyimizin, istediğimiz bir şeyin olup olmadığını soruyordu. Annem henüz buraya alışmakta güçlük çekiyor fakat ben alıştım sayılır. Düşünmüyorum, düşünmemek işe yarıyor. Kızlarla her akşam görüntülü konuşuyor ve hasret gidermeye çalışıyoruz ama ondan haber yoktu. Aramamıştı. Bir mesaj bile atmamıştı. Neden atsındı ki? Eren iki üç güne bir arıyor olanları bana anlatmaya çalışıyordu fakat ben istemediğimi belirtip sürekli onu susturmaya çalışıyordum. Susmuyordu....

Onsuzluğumun 20. Günü.

Günler geçtikçe kolaylaşması gereken duygular yüreğimi bir ateş gibi yakıyordu. Özlem... Birine duyduğunuz en güçlü duygu neydi? Benim ki özlemdi. Kokusu burnumda tütüyor, geceleri uyku uyuyamıyordum bazen. Ondan aldığım tişörtteki koku geçmeye başlamıştı, bu da uykularımdan kabusla uyanmama neden oluyordu.

Bu akşam kızlarla konuşurken Açelya'daki değişiklik dikkatimi çekmişti ve sonunda dudaklarından o cümleleri duyabilmiştim.

"Ben Eren'den hoşlanıyorum sanırım."

Biliyordum. Biliyorduk, hepimiz anlamıştık fakat onların farketmesi biraz zaman almıştı. Eren'in ona bu süreçte çok destek olduğunu, onu güldürdüğünü, onu mutlu etmek için nasıl çabaladığından bahsetmişti gözlerinin içi gülerken. Sanki yeni bir ışık doğmuştu içine. Onlar için çok mutluydum.

İki gün sonra.
Açelya'dan

"Tamam geldim geldim."

Eren bana bir konum atıp
'acilen gelmen gerek' yazdıktan sonra hızlıca evden çıkmıştım. Korkmuştum, kötü bir şey olmuş olabilirdi ve Eren de telefonlarını açmayınca yarım saatlik yolu taksici amcaya gaz vererek 15 dakikada gelmiştik. Sonunda telefonuma cevap verdiğinde ise onu bir güzel haşlayıp geldiğimi haber vermiştim. Dümdüz yolda yürürken birden arkamdan birinin çarpmasıyla öne doğru semdelemiştim. Şaşkınlıkla arkamı döndüğümde ise bir kadının yere düşen çantasını alıp mahcubiyetle konuşmasına tanık olmuştum.
"Çok özür dilerim gerçekten farketmemişim. Bir yeriniz acıması değil mi?"

Başımı hayır anlamında salladım.
"Acımadı. Önemli değil."

"Siz de farketmediniz değil mi?"

Kaşlarını çattım anlamamazlıkla.
"Hı?"

"Farketmediniz değil mi? Şey yani çarpıştığımızı?"

"E- evet farketmedim."

"Güzel. Bu söz dilinize çok yakışıyor. Bol bol kullanmalısınız."

Ne?

"Hangi söz?"

"Evet."

Kadın başka hiçbir söylemeden yanımdan ayrıldığında tuhaf tuhaf arkasından baktım. Deli olmalıydı. Önüme döndüğüm sırada gözüme gözüme uzatılan pamuk şeker zorla elime tutuşturuldu. Karşımdaki satıcı adam otuz iki diş gülümseyerek "Bunun adı pamuk şeker değil mi?"
diye sormuştu. Ne? Ha? Hı?
Acaba hala uyuyor olabilir miydim?

KOKUNUN İZİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin