59.BÖLÜM~Zamanın İhaneti

226 12 60
                                    

Yorumlarınızı o kaadaaaarr merak ediyorum ki...
Bir de şey...ben bir şey yapmış olabilirim. Ona tepkilerinizi çook merak ediyorum...
Heyecanlı okumalar dileriiim♡

Aşk yıkık dökük bir eve benzer.
Aşk artık o evi koruyamayan demir parmaklıklı pencerelerin ardında yaşamaya benzer.
Aşk merdivenleri olmayan girmek istesen giremeyeceğin, çıkmak kurtulmak istesen kurtulamayacağın bir eve benzer. İçeriye bir kere girdin mi bir daha çıkamazsın, kurtulamazsın...
Ve en sonunda kurtulmak için atlarsın o pencerelerden...yine kurtulamazsın.
Aşağı inmek için tek bir yolun vardır o da ölüm.
Atlamazsan kurtulamazsın...

Bir çift mavi göz, onlara hasret kalan bir çift göze kavuştu.

Bedenim tanıdık bir esintiyle doldu. Neydi bu? Huzur mu?
Olabilirdi, huzurum buradaydı. Öyle uzaklara bakarken bazen aklıma gelirdi. Bir daha onunla karşılaşabilecek miyim? Bir daha ona sarılabilecek miyim? Peki ya bir daha onu öpebilecek miyim? Şimdi neydi bu? Dibimdeydi, bir metre ötemdeydi en fazla. Peki ya içimdeki bu koşarak ona sarılma isteğimi nasıl durduracaktım ben. Nefesimi tutsam kokusunu duymazdım belki. Gözlerimi kapatsam onu görmezdim. Tüm organlarımı susturabilirdim belki ama o susmazdı. Kalbim...
Kalbim kalbine kavuşmuştu, onun acı dolu çığlıklarını nasıl da sevinç çığlıklarını bıraktığını duyabiliyordum. O da duyar mıydı? Duymamalıydı.

Göz altlarındaki bu morluklar da neyin nesiydi? Gözlerinin maviliğinin bu cansızlığı peki...
O gözlerinin güzel ışıltısı da nereye gitmişti? Sanki her gün ölmüşte tekrar dirilmiş gibiydi. Derin bir nefes çektim içime, hayır hayır bu büyük bir hataydı. Kokusu beni ölüme sürüklemişti. Kokusu beni yaşamaya itmişti. Gözlerine baktım yalnızca içimden onsuzken dinlediğim, bana emanet bıraktığı o şarkının sözleri geçti.

'Yolumuza taş koymadan duramıyorlar.
Seni beni ele layık görüyorlar sevgilim.'

Seni çok özledim. Öyle özledim ki seni görünce öldüm ben. Duyuyor musun, öldüm. Öldürdün beni. Aylardır yıktığım şehirlerine birer birer koyduğum tuğlaları tek bir bakışınla yıktın. İnşa ettiğim o harabe evi yıktın, ben altında kaldım.
Aşk sahiden de ölüm gibiydi. Peki ya ben neden sanki hiç yaşamamışçasına senin kokunu soluduğumda yaşadığımı hissettim Bora?

"Masal..." dedi mırıldanır gibi. Gözleri şokla irileşmişti. Karşısındaki görüntüye inanamıyordu sanki.

Ağzımı araladım fakat onlar bir şey söylemeyince ben de geri kapattım.

Allah kal geldi kıza.

"Be- ben..." diyerek kekeledi ve ayağa kalktı. Adımlarım yerine mıhlanmışçasına kıpırdamıyordu fakat o bana bir adım attığında istemeden bir adım geriledim. Ona yakın hissetmeye hazır değildim. Gözlerimin dolmaması için üstün bir çaba göstermem gerekiyordu. Fakat o bana yaklaşırsa bunu başaramazdım. Bunu farketmiş gibi yerinde durduğunda gözlerini kapatıp sinirle mırıldandı.

"Sizin yapacağınız işe..."
Gözlerini açtığında sonunda konuşabilmiştim.

"Senin ne işin var burada?"

"Ben..." deyip gözlerimin içine baktı.
"Eren ve Kaan burada olduklarını ve arabalarının bozulduğunu söylediler. Ben buraya gelince de zorla içeri soktular..."

Anladım dercesine başımı salladım.
Allah kahretsin! Hepsi onların başının altından çıkmıştı. İyi ki bir iyilik istedik Eren! Sağol kardeşim!

"Ben... gideyim." dediğinde bir süre gözlerine baktım ardından bir cevap vermem gerektiğini hatırlatayarak bakımı tamam anlamında salladım.

KOKUNUN İZİWhere stories live. Discover now