14.BÖLÜM~Enkaz

360 53 78
                                    

Daha şafak sökmemişti etrafı ölüm sessizliği bürümüştü.O zamanlar ölüm ne kadar da uzak gelirdi.Ufacık bedenimle yatağımdan kalktım.Çıplak ayaklarımın parkelerde çıkardığı o ses bile ne kadar huzurluydu.Sabahın sessizliği...

Adımlarım oturma odasının önünde durdu.O zamanlar küçük ve eski bir evde yaşıyorduk.Sonra o karanlıkta turuncu bir ışık göründü küçücük, etrafını aydınlatamıyordu belki ama kendi ışığında yaşamını sürdürebiliyordu. Sonra bir çıtırdı çıktı o turunculuktan o turunculuk hareket etti ve babamın dudaklarıyla buluştu. İzmaritin ucundan çıkan duman etrafın pusluluğunu daha da arttırdı. Sonra bir kül parçası hayatını kaybetti usulca yere düştü. O gün oturup küllerin ölümünü izledim.Şimdi de umutlarımın ölümünü bir zamanlar hayatımı ele geçiren duyguların ölümünü izliyordum. Ama bu ölüm bana zevk vermesi gerekirken yalnızca acı veriyordu...

Karşımdaki ekranda olan görüntü aniden kesilip siyah ekrana dönünce o karanlığın içinde bende kayboldum. Sanki o bir karadelikti de benim tüm ruhumu içine çekmişti. Etrafımdaki sesler uğulduyordu hepsi kesik kesik geliyordu. Boranın sesini duydum hemen aç diyordu ekranı. Kaan şaşkınlıkla işimizin bittiğini söyleyip bizi sakinleştirmeye çalışıyordu. Görmeliydim ne olup ne bittiğini öğrenmeliydim.Hızla yerimden kalkıp kapıya doğru koşturdum.Vücudumda dolanan adrenalinle birlikte nasıl hemen Ceyda'nın odasının bulunduğu kata indiğimi anlayamamıştım.Odanın olduğu koridora girince duraksadım. Işte oradaydı. Tam karşımda ölü gibi ruhsuz gibi durup karşısındaki görüntüye bakıyordu.

Yiğit tam burada Ceyda'nın odasının önündeydi...

Tıpkı bir zamanlar benim olduğum gibi...

Yiğitin gözlerinde gördüğüm mezarlık bir zamanlar benimde mezarlığımdı. Ben sırf o mezarlıktan kaçmak uğruna yapmıştım her şeyi. Ama planlar her zaman istenildiği gibi gitmiyordu. Bazen çok daha iyisi olabiliyordu...

Kapıda olan Ceyda ve arkasından görünen Eren şaşkınlıkla Yiğite bakarken. Yiğitin bakışlarının da onlardan farkı yoktu.

"Sen..."

"Ceyda bu kim?"

Ceyda'nın dudakları iki yana kıvrılıp gülümserken düşündüm.Yiğit'e üzülmüş müydüm?Hayır...

Bu dünyada eden bulur, yaşattığını yaşamadan kimse ölmez diye bir söz vardı. Ve ben şimdi o sözün gerçekliğini gözlerimle görüyordum.

"Ne? Sen yarın gelmeyecek miydin?Bende sen gelene kadar biraz eğleniyordum."

"Biraz eğleniyordun?"

"Evet ne var bunda sende benimle eğlenmiyor muydun?"

"Lan ben senin için sevgilimden ayrıldım. Gittim o kıza ben Ceyda'yı seviyorum dedim.Senin böyle bir orospu olduğunu bilseydim emin ol asla senin için o kızı üzmezdim."

Yiğitin ani bağırmasıyla yerimden sıçrarken dediği şeyler kurduğu cümleler teker teker içime işlemişti.

"Sen bana ne dedin."

Bu sefer Ceyda bağırırken Eren şaşkınlıkla olan olayları anlamaya çalışıyordu.

"Hiçbir şey allahın cezası hiçbir şey...Ya ben seni sevdim ya kaç senelik ilişkimi senin için bozdum."

"Ama ben seni sevmedim.Ben mi dedim sana git ilişkini boz diye, umrumda bile değilsin.Şimdi git buradan."

Daha fazlasını duymak istemiyordum.Bunlara katlanmak artık canımı fazlasıyla yakmaya başlamıştı. Gözümden düşen damlayı yeni farketmiştim. Neden ağlıyordum? Bu bedende artık bir ruh bile kalmamıştı ki. Şimdi niye ağlıyordum?

KOKUNUN İZİWhere stories live. Discover now