İki beden, iki kalp. Birinin kalbinde ihanetin çürüttüğü damarlar. Ötekisinde ise intikamın küflendirdiği bir kalp.
Bir ihanet, iğrençlik. Bedensel ve ruhsal olarak aldatılış. Sevgi, aşk sizce bu kavramlar gerçek mi? Sanıldığı gibi kitaplarda olan...
Bu sefer medyada ki şarkıyı Peri için bırakıyorum.
Kendinizi sevin, sizden daha değerli hiçkimse yok bu hayatta...❤
Keyifli okumalar.
Olaylı bir gecenin ardından ayrılıp evlerimize girmiştik. Eren'in Açelya'nın ergenlik foroğrafina verdiği tepki hepimizi güldürse de Açelya bir hayli sinirlenmiş, Eren'i kovup eve çıkmıştı. Giderken de şunları söylemeyi ihmal etmemişti.
"Ben en azindan ergenliğimden çıktım artık bıyıklarım yok, sen kendine baka bir kere hâlâ ergen olan arizona kertenkelesi."
Bir posta da Açelyanın dediklerine gülmüş ve erkeklere veda ederek yukarıya çıkmıştık.
Bugün şirketteki ikinci iş günümdü her şey olması gerektiği gibi ilerliyordu tek sorun Yiğit'in peşimi bırakmamasıydı, ha bir de az önce Ceyda'nın Bora'yı görmeye şirkete geldiğini duymuştum. Bora bana mesaj atmış Ceyda'nın geldiğinin haberini vermişti. Bugün daha spor giyinmiştim, rahat etmek istiyordum. Ben her gün modum nasılsa ona göre giyinirdim bugün kendimi çokta süslemek gelmemişti içimden. Bir ara çok mu spor oldum diye düşünsemde kombinimden vazgeçmemiştim.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Listeyi hazırlayıp yemekleri yapmaya Nursena ablaya yardım etmeye başlamıştım hâlâ bana gıcık gıcık davranıyor, her yaptığımda bir yanlış arıyordu. Telefonuma gelen bildirimle ıslak parmak uçlarımla telefonu cebimden çıkarttım.
Yiğit: Selam, ben yanına uğramak istiyorum da müsait misin acaba??
Siz: Yemek yapıyorum.
Yiğit: Gerçekten mi? Hepsinin tadını çok merak ettim, gerçi sen hepsini güzel yapmışsındır.
Evlenseydik hergün yemek yapabilirdim sana...
Siz: Müsaitim gelebilirsin.
Yiğit: Cidden mi? Hemen geliyorum.
Ona görüldü atarak mesajlaşma bölümünden çıkıp Periyi aradım. Onunla işler çok yolundaydı tam 3 kilo vermişti birlikte bazı günler spora gidiyorduk, benim gidemediğim günlerde ise o tek başına gidiyordu. Telefon bir kaç çalışta açıldı.
"Ablacım nasılsın?"
"İyiyi miyim? Değil gibiyim? Nasılım ki ben? Şişmanım. Evet evet öyley-"
"Dur dur dur sakin ol ağlıyor musun sen?"
Kaşlarım şaskınlıkla çatıldı dün aradığımda çok iyiydi neden ağlıyordu bu gün.
"Ağlıyorum galiba. Okulda bir kaç mal yine dalga geçtilerde."
Ah kuzum benim. İnsanların dertleri neydi böyle. Aslında o insanlar Peri gibi güzel olamadıkları için onu kilolarıyla iğneleyip huzurunu bozmaya çalışıyorlardı. O çok güzeldi.
