56.BÖLÜM~Gidiyor musun?

173 9 60
                                    

Bir pencere düşünün. O pencerenin ardında hayatınız boyunca görmeyi beklediğiniz bir manzara var. O pencerenin ardında sizce sizi ne bekliyor? Görmeyi beklediğiniz manzara ne?

Ben sanırım o pencerenin önüne geçsem ve hayatımı baştan sona izlesem en çok olmak, en çok görmek istediğim manzaranın bu olduğunu söylerdim. Din, tanrı, inanışlar, aşk, yasaklar, kurallar ve sorumluluklar...
Bir seferliğine kendi mutluluğumu düşünerek gelmiştim buraya. Bunu yapmamam gerekirdi. Niye?
Ona ve bana daha fazla acı çektirmemek için.
Peki ya şimdi çektiğimiz acı? Yine aynı sonuca çıkmıyor mu?
Dünyanın işine akıl sır ermezdi. Ben de yaşadım. Anı yaşadım...

Onun dudakları yüzünden nefessiz kalışım ilkti. Bir önceki yaşadığımızı bir öpüşme kabul etmezsek bu ilkti. Ve ben hayatım boyunca hissetmediğim şeyler hissediyordum. Sanki onun dudaklarından dudaklarıma hayat aktarılıyordu. Nefessiz kalmamız önemli değildi,  biz birbirimizin nefesi oluyorduk.
Bir kolunu sıkıca belime dolanmış diğer elini ise yanağımla boynumun arasına koymuştu. Öpüşü derin bir özlem barındırıyordu, öpüşüm derin bir özlem barındırıyordu. Dudaklarımız hareketi o özlemi gidermek ister gibi hızlandığında ne olduğunu anlayamadan elini dizlerimin altına yerleştirmişti, bende onun kucağına çıkmış bacaklarımı belinın etrafına dolamıştım. Yaptıklarımın doğruluğunu artacak bir durumda değildim. Hele ki onu o mezarın içinde gördükten sonra...
Elimin tekini yanağına götürüp usulca okşarken diğer kolum da  hâlâ boynuna dolanıktı. Bora beni hala öperken kucağında içeri çekmiş ardından kapıyı kapatmıştı. Sırtım kapalı kapıya yaslandığında derin bir nefes çekti ciğerlerine ve dudaklarını benimkilerden ayırdı. Alnını alnıma yaslandığında gözlerimiz kapalıydı.
"Durmamız gerek." İkimizde nefes nefeseyken fısıltısı kulaklarıma ulaştığında büyük ihtimalle kızarmış ve sızlayan dudaklarım araladım.
"Ya durmak istemiyorsam?"
Bu sözüm ikimiz arasındaki çekimi daha da arttırırken Bora derin bir nefes almış ardından daha fazla dayanamıyormuşçasına hızla dudaklarını dudaklarıma bastırmıştı.

Adımlarımız geri geri giderken oturma odasına girdiğimizi Bora'nın koltuğa takılıp koltuğun üstüne düştüğünde ve bende onun üstüne düşerek kucağına oturduğumda anlamıştım. Ufak bir kıkırtı dudaklarımdan dökülürken gözlerimi araladım. O da gözlerini açmış bana bakıyordu. Dudaklarımız birbirine değmiyor ancak her an değebilecek bir konumda duruyordu. Gülüşüme bakan gözlerinde bir ışıltı parladı, ardından başını hafifçe iki yana sallayarak kafasını koltuğun arka kısmına yaslayıp gözlerini kapattı.

"Sarhoş oldum sanırım. Bir şeyde içmedim ki... Uyuya mı kaldım acaba...rüya olabilir. Hayır önceki rüyalarım gibi de değil ki anasını satayım gerçek gibi bu."

Gülüşüm genişlerken hafifçe öne uzanıp dudaklarımı bana sunduğu boynuna bastırdım. Evet o huzurun kokusu buradaydı. Hafif bir meltem, deniz kenarında esen o rüzgarın kokusu. Dudaklarımı boynuna bastırdığım an yutkunuşundan dolayı hareketlenen Adem elması gözlerimin önünde duruken gözlerimi kapattım ve başımı boynuna sakladım. Kolları beni sımsıkı sardı ardından başımın üstüne bir öpücük bırakarak burnunu saçlarımın arasına gömdü.

"İyi misin? Neden geldin bu saatte? Yani iyi ki geldin ama....bir sorun mu var?"

Küçük bir çocuk gibi omuz silktikten sonra "Kötü bir rüya gördüm." diye mırıldandım. Eli saçlarımdan dolaşıyor onları okşuyordu ve bu uyku tutmayan bedenimin gevşemesine uykumun gelmesine yol açmıştı.

"Ne gördün?"
"Anlatmak istemiyorum."
"Peki güzelim, uykun var mı?"
"Hı Hı."
"Uyu biraz, yarın.....çok yorulacaksın."
Kollarımı beline daha sıkı sararak ona verdiğim acıyı azaltmayı denedim. Keşke, keşke tanışmasaydıkta o mutlu olsaydı diye düşünüyorum bazen. Ama sonra o bencil tarafımı susturamıyorum, o olmasaydı ben ne halde olurdum kim bilir. İyi ki onunla o otel odasında karşılaşmışım diyorum sonra her şeye rağmen.

KOKUNUN İZİWhere stories live. Discover now