58.BÖLÜM~Telefon

141 10 75
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın olur mu?
Keyifli okumalar🌸

Yine...ve yine...

Neden böyle olmak zorundaydı? Niye sürekli böyle şeyler yaşamak zorundaydım?

Bunun doğru olmadığını biliyorsun.
Biliyor muyum?

Karşımda on dakikadır gözlerimi ekrandan ayıramama neden olan fotoğraf vardı. Birinci fotoğrafta arkası dönük bir kadın ona sarılıyordu...
Normal bir arkadaşı olabilirdi değil mi?
İkinci fotoğrafta ellerini onun yanıklarına koymuş yüzüne bakıyordu.
İçimdeki şeytanları harekete geçiren bir hareketti.
Üçüncü fotoğrafta...
Onun yanağımdan öpüyordu.

Fakat bu fotoğraflarda beni en yaralayan şey onun gülümsemesiydi. Gözlerinin içi bile gülüyordu.

Belki de bana bile hiç böyle gülmemişti...

*

Saçlarımı sıkı bir at kuyruğu yaptım ve üstüme deri ceketimi alarak evden çıktım. Jackson kapının önünde siyah bir arabayla beni bekliyordu yalnızca bir şeyler içecektik.

"Gözlerim kör oldu güzelliğinden."
Jack elini gözlerinin önüne getirerek konuştuğuna sahte bir gülümsemeyle ona karşılık verdim.

"Buyrun." Arabasının kapısını açarak beklediğinde ben de içeriye girmiş emniyet kemerimi takmıştım.
Jackson yanımdaki yerini aldığında arabanın içindeki koku beni rahatsız etmişti. Bu koku huzur vermiyordu. Bu gece düşünmemeye karar vermiştim düşünmek istemiyordum düşünürsen yine kendimi suçlu bulacaktım...

Girdiğimiz bar gibi bir gece kulübü daha şimdiden bana rahatsız edici gelmeye başladığında üstümdeki ceketi çıkardım.

"Ne içersin?"
"Farketmez senin aldığından olur."

Kafasını tamam anlamında sallayıp barmene bir şeyler söyledikten sonra bir bardağı elime tutuşturmuştu.

"Burası çok gürültülü gel şu taraflara geçelim."

Mekanın daha arka kısmına doğru yürüdüğümüzde artık buralarda görmeye alışık olduğum görüntüler rahatsız etmemeye başlamıştı.
'Çiftleşme dansı yapan Arizona kertenkeleleri.'

Daha sessiz bir yere geçtiğimizde yan yana siyah bir koltuğa oturmuştuk.
"Hala inanamıyorum şu teklifimi kabul ettiğine. Canım çıktı seni ikna edene kadar gerçekten."

Ona gerçekleri kim söylemek ister...

"Hı hı evet."

"Ee anlatsana seni hangi rüzgar sürükledi Türkiye'den buraya?"

Bora...Bora rüzgarı sürükledi.

"Abim burada oturuyor... onun yanına taşındık bizde."

Anladım dercesine başını salladı.

"Spor yapmayı sever misin? İstersen sana benim gittiğim spor salonunu önerebilirim. Hem orada da gözetlersin beni. Yemek yiyor muyum yemiyor muyum."

Güldüğünde bembeyaz düzgün dişleri gözükmüştü. Güzel bir gülümsemeye sahipti. Saçları kumraldı gözleri...gecenin mavisi değildi.
Onun kokusunun izine ise hiçbir tende, hiçbir yerde rastlayamamıştım.

"Aramızda kalsın ama spor asla benlik bir şey değil. Nasıl bir diyetisyenim ben de bilmiyorum." Gülümsediğimde o da gülmüş içeceğinden bir yudum almıştı. Ben de bardakta büyük üç dört yudum aldım.

"Yavaş iç daha yeni geldik. Sarhoş bir kız hiç çekilmez." Sahte bir kızgınlıkla konuştuğunda kaşlarımı öyle mi der gibi kaldırıp gülümsedim. Ona her gülümsediğimde kalbim acıyordu. Bu bir randevu muydu? Peki ya ben neden onu aldatıyormuş gibi hissediyordum?

KOKUNUN İZİWhere stories live. Discover now