31.BÖLÜM~Canavar

192 24 168
                                    

Yiğit buradaydı.

Tam annemin karşısında.
Birlikte kahvaltı yapıyorlardı.
Neden birlikte kahvaltı yapıyorlardı?

"Kızım hoşgeldin. Bak Yiğit oğlum geldi kahvaltı yapıyorduk biz de gel annecim açsındır sen."

Yok anne ben doydum şu an.

Şokla bir anneme, bir Yiğite bakarken Yiğit gülümseyerek ayağa kalktı ve bana yaklaşarak birden yanağımdan öptü.

"Hoşgeldin hayatım."

"Ho- hoşbuldum."

Şoktaydım. Diyebileceğim yapabileceğim hiçbir şey kalmamış gibi yalnızca şaşkın şaşkın etrafa bakınıyordum. Hayatım mı? Ben miymişim Yiğitin hayatı? Buna müsait bir yerlerimle gülebilirdim. Şaşkınlığım geçtikten sonra kaşlarımın çatılmasına engel olamayarak Yiğite döndüm.

"Sen gelsene benimle bir."

"Geleyim." Pişkin pişkin sırıtırken anneme döndü ilk başta." Geliyorum hemen Emel Teyzem." Daha sonra önden ilerleyerek koridora çıktı. Bende sinirle peşinden ilerledim ve girdiği benim odamın kapısını sinirle kapatarak ona döndüm.

"Senin ne işin var burda!?"

"Bak sakin ol önce... ben Emel Teyzenin burda olduğunu bilmiyordum. Sadece seni görmeye gelmiştim ve Emel teyzede birden oğlum gel kahvaltı yapalım deyince kıramadım. Daha söyleyememişsin sanırım..."

Sinirle ellerimi saçlarıma geçirdim ve evet anlamında başımı salladım.

"Sakin ol ben de bir şey söylemedim, bu yüzsüzlüğümü kendim anlatamam zaten."

Elini uzatarak bir tutam saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdıktan sonra yanağımı okşadı. Bora'nın izi vardı orda niye onu silmişti ki? Hem bu dokunuş yalnızca tiksinti hissettirmişti bana. Elini yanağımdan itekleyip ona baktım. Sakinliğimi korumaya çalışıyordum çünkü hâlâ bir şansımızın olduğunu düşünmesi gerekiyordu. Bora nasıl hâlâ Ceyda'yla görüşmeye devam ediyorsa bende Yiğit'le görüşmeli ona umut vermeliydim.

"Tamam hadi gel kahvaltıya devam edelim sonra gidersin."

Kaşları hayretle havaya kalkarken gözlerinde de şaşkınlığın izleri vardı.

"Tabii, olur... hadi." Odadan çıkıp mutfağa girdiğimizde gülümseyerek annemin yanına oturdum. Birlikte kahvaltıyı tamamladığımızda ben neredeyse hiç konuşmamış Yiğitle annemin konuşmasını dinlemiştim. Daha sonra ise Yiğit dediğim gibi veda ederek gitmişti. Kendimi halsizlikle yatağıma attığımda kapı çalınmadan dan diye açılmış, kızlar içeriye girmişti.

"AY NE OLDU HEMEN ANLAT!" Açelya heyecanla konuştuğumda gözlerimi devirerek yine uyku pozisyonuna geçmiştim.

"Ne olabilir Açelya?"

Sakinlikle hâlâ gözlerim kapalı verdiğim cevaba Kumsaldan beklenmeyen heyecanlı bir cevap gelmişti.

"Kızım ben bir Boraya bakayım diyip gidiyorsun ve gece onda kalıyorsun NE DEMEK NE OLUYOR!? NE YAPTINIZ LAN GECE!?"

Gözlerim bu sefer hızlıca ve şaşkınlıkla açıldığında şokla onlara baktım.

"Ne yapabiliriz lan delirtmeyin beni!?"

"Öff heycanlanmıştım abi ben. Yeni bir ship doğuyordu güzel gönlümde. Ne oldu anlat o zaman. Bir öpücük falanda mı yoktu? Aga be şansına tüküreyim ben senin."

İkisine hayretle bakarken kafamı iki yana salladım.

"Cık cık cık ne içtiniz siz bu saatte, kafayı mı buldunuz anlamıyorum ki? Ben o kadar yağmurun altında kalınca hastalandım, orada kalmak zorunda kaldım. Bora da bana baktı ve ateşimi düşürdü olay bu."

KOKUNUN İZİWhere stories live. Discover now