bir çiçeğin esintiyle eğilmesi gibi benimle eğil, hafifçe salla*

23.9K 2K 460
                                    

1

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

1

Yirmi birinci yaşının son günleri giderek yaklaşırken karanlık odasında oturmuş, küçük yuvarlak sehpanın üzerinde duran lambadan yayılan loş ışıkta oturuyordu. Yurt odasının gürültüsü nihayet son bulmuş, oda arkadaşları ya kendini uykunun ya da gecenin kollarına bırakmıştı.

Zihni doluydu, kelimeler ışığın yansıdığı duvarda dans ediyordu. Parmakları kucağındaki kitabın üzerinde sakin bir ritim tutuyordu. "Bir kitap..." diye mırıldandı, bir kitabı incelemeli ve tez olarak sunmalıydı. Basit görünüyordu ama aylardır aklını meşgul ediyordu. İki aydan uzun süren yaz tatilini zehir etmiş, hiçbir dinginliğe ulaşamadan kendini yeniden bu turt odasında bulmuştu. Risk almayı seviyordu, kimsenin aklına gelmeyecek bir kitap bulmak, onu bulmak ve hakkında binlerce kelime yazarak sunmak istiyordu. Beklentiler kendi içinde yükseliyordu fakat ne zaman eli bir kitaba gitse içine sinmiyor, raftaki yerine bırakıyordu.

Babası ile yaptığı uzun telefon görüşmelerinin sonunda bir sahafa gitmek, sararmış yaprakların arasında dolanmak mantıklı bir fikir olarak zihnine yerleşmişti. Yatağına yatabilir ve rahat bir uykuya dalabilirdi ama olmuyordu, tüm gece onu karanlık bir girdabın içine çekiyor, kelimeler onunla savaşa giriyordu. Uyumakta olan biri kıpırdandı ve demir ranza gıcırdadı. Duvardaki saat gecenin ikisini gösteriyor, gözkapakları uykuya yenik düşerek kapanıyordu. Kitabı kaldırdı, lambanın yanına bıraktı ve ışığı söndürdü, sandalyeden kalkarak el yordamı ile yatağını buldu. Kendini bırakırken ses çıkarmamaya özen gösterdi, ince pikeyi üzerine çektikten sonra gözlerini kapadı.

Sabah seslere uyandığında gece gördüğü rüyayı hatırlamıyordu fakat çenesindeki acı bir kabus gördüğünü ve tüm gece dişlerini sıktığını hatırlatıyordu ona. Dersi öğleden sonra başlayacaktı, oda arkadaşlarının gürültülü bir şekilde hazırlanmalarını beklerken gözlerini kapalı tuttu. Onlara bağırabilir, biraz daha sessiz olmalarını isteyebilirdi ama zihninin onların bağırışları ile meşgul olması hoşuna gidiyordu. Kendi düşünceleri ile baş başa kalmadığı her ana minnet duyuyordu. Sert çarpılan kapılar, bağırış ve gülüşmeler yarım saatin ardından son bulurken sessizlik ile baş başa kaldı, yan ranzada Japonya'dan gelen bir değişim öğrencisi uyuyamaya devam ediyordu. Seslerden uyanıp kendisi gibi buna aldırmadığını mı yoksa gerçekten uyanmadığını mı merak etti.


Yatağın yorganını düzelttikten sonra siyah pantolon ile gri bir kazak geçirdi üzerine, saçlarını eliyle dağıttı ve alnına düşen tutamları düzeltti. Geniş omuzdan asılan çantasını alarak odadan çıkmadan önce odada dağınık bir eşyası olup olmadığını kontrol etti. Saat on biri çeyrek geçiyordu, otobüse ulaşmak için adımlarını hızlandırdı. Telefonunun notlar bölümünü açarak dün gece araştırdığı sahaflara göz attı, en yakın olandan başlamayı düşünerek kendine yol güzergahı belirlerken durağa gelmiş, otobüsün son iki dakikasını bekliyordu. İnsanlar yanında sıraya giriyor, kendi aralarında konuşuyor ya da kulaklıkları kulağında takılı halde müzik dinliyordu. Kolunu direğe yaslayarak tüm ağırlığını verirken otobüsün kaldırıma yanaştığını gördü, yerine geçti ve bekledi.

aşk ve diğer hazin şeyler' taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin