senin gibi biri için çok bekledim ama aramızda bu okyanus var*

9K 1.4K 360
                                    

9

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

9

Hatırlamakta zorlandığı, karmaşık rüyaların içinden sıyrılarak uyandığında bir an için nerede olduğunu hatırlayamadı. Biri kapıya vuruyor, ona sesleniyordu ama anlam vermekte zorlanıyordu. Japonca kelimeleri anlamak çok zordu onun için, doğruldu, bir an Kim Taehyung'un adını duydu anlamsız kelimelerin arasında. Onunla akşam yemeği için sözleştikleri aklına düştüğünde komodinin üzerine bıraktığı telefonunu aldı, saat akşam sekizi gösteriyordu. Bu kadar uzun süre uyumuş olduğunun farkında bile değildi; Iwao ölüp ölmediğini merak ettiğini söylediği bir mesaj göndermiş ve defalarca aramıştı, ailesi ve Yugyeom da. Hiçkimseye söylemeden Japonya'ya gelmek en başta onun için bir hâyâli gerçekleştirmek gibiydi ama şimdi baktığında onu seven insanları telaşlandırdığı için kötü hissediyordu.

Babasını arayarak açmasını beklerken kapı bir kez daha vuruldu ve Jeongguk uyanık olduğunu belli edecek sesler çıkardı. "Tanrı'm, Jeongguk. Aklını mı kaçırdın sen telefonlarımı açmayarak?" Babasının telaşlı sesi içinin acımasına sebep olurken özürler mırıldandı. "Baba, üzgünüm." dedi, ona bir şeyler açıklaması gerektiğini biliyordu, ona nasıl bir yazarın peşinden ülke değiştirdiğini söyleyebilirdi ki? "Ben Japonya'dayım." Telefonun diğer ucundaki sessizlik içini kemirmeye devam ederken yutkunamadı, kapısı yeniden tıklatıldığında ayaklandı, babası hâlâ sessiz kalırken kapıyı araladı. Pansiyonun sahibi yaşlı kadını görmeyi beklerken Kim Taehyung oradaydı, üzerinde kabanı yoktu ve kaşları çatık duruyordu.

"Jeongguk."

Telefonun diğer ucundan gelen ses gerçekliğe dönmesini sağlarken, "Neden oradasın?" diye sordu babası, dudaklarını oynatarak Kim Taehyung'a selam verdikten sonra içeri girmesi için kapının kenarından çekildi. "Sorunun gerçek cevabını ben bile bilmiyorum." derken gülmek istedi ama beceremedi, Kim Taehyung etrafta dolanarak odadaki eşyaları incelemeye devam ederken yatağına oturdu. Düşünceleri karmaşık durumdaydı, insanlar kendi içinde cevap veremediği soruları ona karşı doğrulttuklarında ne yapacağını şaşırıyordu. "Ne zaman döneceksin?" diye sordu bu kez babası, yarın akşam döneceğini söyledi. Telefonu kapatmadan önce pazartesi günü Seoul'e geleceğini ve karşılıklı konuşmaları gerektiğini dile getirdi. Jeongguk bunu kabul etmek zorunda olduğunu biliyordu, birkaç gün içinde çok fazla şey yaşamıştı ve babası da ondaki değişimlerin farkında olmayacak biri değildi.

Telefonu kapattığında perdeleri incelemekte olan Kim Taehyung bedenini cama verirken bakışlarını ona çevirdi, gözlerini ovalamasını ve esnemesini izlerken kollarını pervaza dayamıştı. "Bir buçuk saattir seni bekliyorum." dedi, Jeongguk'un gözleri şaşkınlık ile büyürken özür mırıldandı, nasıl bu kadar çok uyuyabilmişti? "Önemli değil, öldüğünü düşündüm. Yaşlı kadından kapıyı açmasını istedim ama bana karşı gelme konusunda hevesliydi." dedi, bedenini pencereden ayırarak yatağa yaklaştı. "Yemeğe gidelim, beş dakika içinde hazırlan. Akşam yemeğini bu saate bırakmak iyi değildir." Kim Taehyung'un odadan çıkışını izlerken uyumadan önce onun hakkında düşündükleri, kalp çarpıntıları, babası ile yaptığı konuşma ve şimdi yaşadıkları birbirine girmiş, başının ağrımasına sebep oluyordu.

aşk ve diğer hazin şeyler' taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin