kafamda barındırdığım düşünceleri anlatmak benim için kolay değil*

7.1K 1.1K 241
                                    

20*

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

20*

Tüm günü soğuk Osaka sokaklarında geçirmenin eve girdiğinde açık pencere karşısında beklemenin acısı Japonya'dan geldikten iki gün sonra belli etmişti kendini. Bir sabah alarmın sesi ile gözlerini aralamaya çabalamış lakin becerememişti; tüm vücudu acılar içinde kıvranıyordu Jeon Jeongguk'un. Nefes almak zordu, üşüyordu fakat birileri üzerinden yorganı çekip alıyordu. Sızlanıyor, rahat bırakması için yalvarıyordu. Başına ve bileklerine konan soğuk havlular ile onları üzerinden atmak istiyordu. Gözünü aralayacak gücü o sabahın ilerleyen saatlerinde, güneş tam tepedeki yerine aldığı vakitte buldu. Iwao hemen yatağının kenarında oturuyor, başındaki havluyu bir başka soğuk havlu ile değiştiriyordu. Elini kaldırarak onu bileğini tuttu, bir soğuk havlunun vücudunda yaratacağı etkiyi daha kaldıramayacağının bilincindeydi.

Bakışlarını onun gözlerinden çekerek tavana çevirdi, beyaz boyaların sökülmeye başladığını, köşelere minik örümcek ağlarından yuvalar yapıldığını gördü. Onun yüzüne bakacak kadar kendini iyi hissetmiyordu. Iwao bileğini onun elinden kurtararak başındaki havluyu değiştirirken yeniden sızlandı, gözlerini kapatarak soğukluğun geçmesini bekledi. "Iwao..." diye mırıldandı, bakışlarını kaçırmaktan vazgeçti. "Efendim, Gguk?" derken bu kez bakmaktan çekinen oydu, gözleri yeni bir havluyu ıslatmak için önüne koyduğu leğendeydi. "Saat?" diyebildi, kurumuş boğazı acıyor, midesi bulanıyordu. "Öğlen iki civarı." Iwao'nun yanıtına başını sallamak ile yetinse de sızı yeniden belirdi hemen orada, arkadaşı bileğindeki havluları değiştirdi bu kez.

"Taehyung kim?"

Jeongguk sevdiği adamın adını duymasıyla ne yapacağını bilemez hâlde gözlerini kaçırdı ondan, ona duygularını açmış olan bir insana kalbindeki çiçeklerin sahibi hakkında tek kelime edemeyeceğini biliyordu. "Sürekli onun adını sayıkladın, durdun." Onun sesindeki hüzün Jeongguk'un gözlerini kapatmasına sebep oldu, nasıl anlatabilirdi ki ona içindekileri? Kim Taehyung için yanıp tutuşuyordu. Tüm ruhu sadece onun ruhu ile birleştiğinde huzura kavuşacaktı, acıları ancak o zaman son bulacaktı. Yutkunmayı denedi. Bedeni soğukluk ile titremeye başlarken dudaklarını aralamakta ve bir şeyler demekte zorlandı. "İyi olacaksın." dedi Iwao, parmakları uzanarak alnındaki ıslak saçları okşadı. Kim Taehyung'un minik bir dokunuşunun üzerinde bıraktığı etkinin en ufak bir etkisi yoktu Iwao'nun dokunuşunda ama onun içinde kopan fırtınaları tahmin edebiliyor olmak da canını yakıyordu. Sevdiği insana ilk dokunduğunde hissettiği kalp ağrısı ve mutluluğu onun gözlerinde görebiliyor olmak can acıtıyordu.

Telefonunun sesi yurt odasını doldururken Iwao elini çekti onun saçlarından, komodinin üzerinde duran alete uzandı ve ekranına baktı. Telefonu Jeongguk'a uzatmadam önce alnındaki havluyu çekti. Ekranda yazılı olan Kim Namjoon ismi yerinden doğrulmasına sebep oldu, telefonu "Hyung?" diyerek açtı. "Jeongguk, dünden beri seni arıyorum. Yurdunu bilmediğim için de gelemedim, iyi misin?" Kim Namjoon'un telaş içindeki konuşması iç geçirmesine sebep oldu, birilerinin onun için endişe etmesi hoşuna gitmişti. "İyiyim hyung, biraz hastayım." diyebildi, kurumuş boğazı öksürmesine sebep oldu. Iwao komodinin üzerinde hazır tuttuğu su dolu bardağı alarak ona uzattı. "Hemen bana yurdun adresini at, seni almaya geliyorum." İtiraz etmek için dudaklarını aralasa da buna izin vermeden kapandı telefon, suyu içerken sırtını yatak başlığına yasladı. Ona konumu göndermek için mesajlaşma uygulamasına girdi, Iwao tüm havluları toplayarak leğenin içine attıktan sonra ayağa kalktı.

aşk ve diğer hazin şeyler' taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin