ve son zamanlarda, her şey de anlamlı geliyor*

7.2K 1.2K 193
                                    

19*

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

19*

Abajurdan odaya yayılan ışık, önündeki kitabın sayfalarını görmesini zorlaştırıyor olsa da buna aldırmıyordu Jeongguk. Aklını dağıtması gerekiyordu. Düşünceler zihnini terk etmeli, Kim Taehyung birkaç saniyede olsa aklını işgal etmeyi bırakmalıydı. Kitaba odaklanamadığını fark ettiğinde yanaklarını şişererek kapağını kapattı. Tüm gece uyumamış, gün içinde gözlerini kapatmaya bile zor fırsat bulmuştu. Tapınaktan ayrıldıklarında güneş batmaya yakın ilerliyordu, hafif pembelik onun gerisinde bulutları süslüyor, onları kocaman bir pamuk şekere benzetiyordu. Kim Taehyung kütüphaneye uğraması gerektiğini söylemiş, onu kendisiyle gelmesi için davet etmemişti. Kasaba meydanına inerek küçük bir kitapçıyı, hediye dükkanı gezmiş, ilk geldiklerinde Kim Taehyung ile oturdukları kafede aynı masaya oturmuştu. Bir fincan kahvesini içerken gözleri meydanın diğer ucunda kalan kütüphanede geziyordu.

Kim Taehyung'un bir saatin sonunda kütüphaneden çıkmadığını gördüğünde ayaklandı, eve doğru adımlarını atarken birinin gerisinde, adımlarını ona uydururarak yürüdüğünü fark etti. Teni soğuk hava ile ürperdi, arkasını döndüğünde kasaba meydanında gördüğü kızlardan biri olduğunu fark etti. Ellerini gri parkasının ceplerine koymuş, başına kapüşonunu çekmişti. Haruki Murakami'nin bir kitabından fırlamış, aniden onun elini tutarak başka bir diyara götürecek gibi duruyordu. Japonca kelimeleri keskindi, hızlı konuşuyordu. Söylediklerinden hiçbir şey anlamıyordu. "Üzgünüm." diye mırıldandı İngilizce olarak, kız konuşmaya devam ederken onun yüzüne bakmaktan başka bir şey gelmiyordu elinden. Arkasını dönüp gitmenin saygısızlık olacağını düşünerek sokağın ortasında beklemeye devam etti, kız asla susmadı ve Jeongguk onu anlamadı.

Sokağın ucunda görünen yazar kendisine doğru gelirken kız konuşmayı kesmiş, bekliyordu. "Midori." dediğini duydu Kim Taehyung'un, sevdiği bir anime karakterini andıran ismi anladı fakat kız arkasını döndüğünde devam eden konuşmalarını yakalayamadı. Kız aynı hız, aynı keskinlikte devam etti kelimelerine. Jeongguk elini çantasının askısına atmış, sağ bacağına verdiği ağırlık ile bakmaya devam ediyordu. Kim Taehyung'un söyledikleri kızın üzülmesine sebep olurken bakışları Jeongguk'un üzerinde gezindi, arkasını dönüp gitmeden önce eğilerek selam verdi.  "Ne söylüyordu?" diye sordu Jeongguk yakınlarına gelen adama, Kim Taehyung ona tek kelime etmeden eve yürürken Jeongguk hareketlenmedi, olduğu yerde durdu. "Neden bana söylemiyorsunuz?" diye sordu bu kez, Kim Taehyung yolun ortasında durarak ona baktı. Pes etmiş, yorgun bir bakıştı bu. Konuşmadı, Jeongguk hâlâ onun kafasında konuşup konuşmama konusunfa tarttığını görebiliyordu.

"Bana aşık, Midori. Senden yardım istiyordu onunla yakınlaşmamı sağlaman için."

Kim Taehyung'u seven tek insan olamayacağının bilincinde olmadığını fark etti Jeongguk. Onu seven insanlar olmuştu, olmaya devam edeceklerdi. Belki her gün onu görecek, onunla konuşacak, gülümsemesine şahit olacaklardı. Bir şansları olup olamayacağı meçhuldu ama Kim Taehyung'un çevresinde olmaya devam edeceklerdi onun aksine. Jeongguk yanına gitmesi için denizler aşması gerekirken başlarını pencereden uzatacak, ona selam verecek, onunla konuşabileceklerdi. Jeongguk, hiçbir zaman kazanan olamayacaktı. Her zaman biliyordu kayıplarla bitecek bir oyunun içinde olduğunu fakat yüzüne çarpılıyor, acısı ile yıkılıyordu. Boğazı düğümlendi, tek kelime edemeden dikilmeye devam ediyordu. Zaman geçiyor, soğuk hava tüm vücudunu buza çeviriyordu ama gözlerini bile kapatacak gücü bulamıyordu kendinde. Ani bir acı onu felç etmişti. Kim Taehyung'un ellerinin yüzünde, omzunda, boynunda gezindiğini hissediyor, bir şeyler söylediğini duyumsuyordu.

aşk ve diğer hazin şeyler' taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin