plağı koyuyor ve şarkımızı duyana kadar bekliyorum*

7.5K 1.3K 651
                                    

13*

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

13*

Park Jimin konuşmak için öğle tatilinin gelmesi gerektiğini, onu şirkete yakın plazaların arasında kalan küçük bir kafeye yönlendirdiğinde itiraz etmedi. Kafenin küçük sandalyelerinden birine oturmuş filtre kahvesinden yudumlar alırken kitap ve taslak önünde açıktı, ikisini karşılaştırmak için okumak istiyor ama içinden gelmiyordu sanki. Aklı tamamen dolu bir şekilde gözlerini kelimelerin üzerinde gezdiriyor, bakınıyordu. Karşısındaki sandalye çekilerek Park Jimin kurulana kadar, bu yaklaşık kırk dakikayı bulmuştu, önündekiler ile bakışması devam etmişti. Yüreğine ne oluyordu da asla aklı kadar karışmıyor, derin bir şekilde sevgisini katlandırmaya devam ediyordu?

Sipariş verilen ikinci kahve fincanı masada yerini bulurken, "Ah, Taehyung. Onu görmeyeli uzun zaman oldu." dedi Jimin, ses tonundaki özlem Jeongguk'u rahatsız ederken yerinde kıpırdandı. Anlamsız, Iwao'nun bahsettiği acımasızlaştıran kıskançlığa benziyordu ve bu hoşuna gitmedi. Ona bunun bir ilişki içinde olduğunda etkili olduğunu söylemiş olduğu için kendine kızıyordu, Kim Taehyung ile bir ilişki içinde olmanın imkân dahillerinde olmadığını bildiği hâlde kıskanıyordu karşısındaki çocuktan. "Kim Taehyung'un Prens Sejong ve aşık olduğu Komutan hakkında bir kitabı var." Jeongguk bekletmeden konuya girdi, biraz daha düşünmeye devam ederse delireceğini hissediyordu. "Biliyorum, bana asla okutmadı. Namjoon hyungu kıskanırdım, her zaman Taehyung'un yazdıklarını ilk okuyan olurdu." Tahmin ettiği gibi Kim Namjoon karşısındaki adamı tanıyor, onu en az Kim Taehyung kadar iyi biliyordu.

"Komutan'ın gerçek ismi Park Jimin."

Jeon Jeongguk, onun bakışlarındaki ifade değişimlerini, dudaklarını birbirine bastırmasını, ellerinin masanın üzerinde minik yumruklar oluşturmasını izledi tek tek. "Komutan o sanıyordum." diye mırıldandığında Jeongguk kaşlarını çattı, her zaman Kim Taehyung'un kendini Prens Sejong olarak betimlediğini düşünerek yanılmıştı. Kim Taehyung'a dair hiçbir şey bilmediği bir kez daha kalbine bir gülle hızıyla çarptı ve onu darmadağın etti. "Kim Taehyung ile tanıştın mı?" Jeongguk başını hafif onaylama için sallayarak doğruladı, onunla tanışmış, ona aşık olmuştu. Genç kalbi onun için atıyordu. Aklı onun tarafından ele geçirilmiş, karıştırılmıştı. Onunla tanışmıştı. Derin kendini bulma yolculuğunun son durağı olmuştu. "Taehyung'un üniversitede bir çocuğa aşık olduğundan bahsetmesini de bilirsin, hani asla bir erkeği sevmeyeceğine emin olduğu için hislerini anlatmadığı." Jeongguk aynı tepkiyi vermekten başka bir şey yapamadı, içindeki kıskançlık avuç içlerini karıncalandırıyordu.

Onun diken üstünde oturuyor izleniminin aksine Park Jimin rahat bir şekilde arkasına yaslanmış, kahvesini yudumluyordu. Kafede Jeongguk'un ilgisinin uzak olduğu bir grubun şarkısı çalıyor, arada geçen kelimeler dikkatini kısa bir süreliğine dağıtıyordu. "Taehyung'un herkese uydurduğu bir hikâye. Evet, Taehyung übiversitede birine aşık oldu, çok acı çekti ve acılarını kitabına aktardı. Korktu, kaçmak istedi. Her zaman güçlü bir görüntüsü vardı ama değildi, çok kırılgandı." Kim Taehyung'un neden böyle bir hikâye uydurduğunu ve kendini sakladığını merak etmeden edemedi. Ona Prens Sejong olduğunu düşündüğünü söylediğinde bile sessiz kalmıştı. "Komutan'a neden benim adımı verdiğini bilmiyorum. Belki de hislerini anlattıktan sonra hiç yaşamamış gibi kendi üzerinden atmak, sıyrılmak istedi." Gelen cevapların hepsinin aklını bu kadar karıştırması anlamsızdı, cevaplar net değildi, yeni sorular doğurmaktan başka bir işe yaramıyordu.

aşk ve diğer hazin şeyler' taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin