sana güzel bir iple bağlanmış nergisler getirdim*

7.5K 1.2K 549
                                    

38*

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

38*

tom odell, another love

-

Jeongguk, uyumak istiyordu.

Biri üzerindeki yorganı çekiyor, onu uyandırmaya çabalıyor olsa da kalkmak istemiyordu. Japonya'dan döndüğünden beri yatağıyla bütünleşmiş hâldeydi. Kalbi kırıktı, yorgun hissediyordu, gözleri açılma konusunda direniyordu. "Jeongguk." dedi bir ses, tanıdık geliyordu ama algılaması tamamen kapalı durumdaydı. Gözyaşları tükenmişti, ağlayamıyordu bile. "Jeongguk, bugün sınavın var." dedi aynı ses, yorganı kafasından çekerek başında dikilmekte olan Kim Namjoon'a baktı. Üzerinde gri renkte bir eşofman takımı vardı. Siyah saçları son gördüğü zamana göre kısalmıştı. "Hyung..." diye mırıldandı, kendi sesini unutmuş durumdaydı, çatallı, hoşuna gitmeyen bir tonu vardı sesinin. "Kalk seni okula götüreyim, baban aradı, yataktan çıkaramamışlar seni." diye söylendi Kim Namjoon, yorganı başına çekerek onun sözlerini görmezden gelmeye çabaladı.

Kim Namjoon'un başından gitmeyeceği kesinleştiğinde yorganı bir kez daha başından attı, ayaklarını yataktan sarkıtarak doğruldu. Başında bir ağrı vardı, her an bayılacak gibi hissediyordu. Terliklerini giyerek banyoya ilerlerken Kim Namjoon giysi dolabına ilerleyerek onun için kıyafetler seçiyordu. Saçları birbirine girmiş, gözaltları koyu renk olmuştu. "Hyung, benim duş almam." diye seslendi odaya, banyonun kapısını kapattı ve sıcak suyu ayarladı. Altı gündür üzerine yapışmış olan pijamalarından kurtuldu, duşkabinine girerek kendini suyun altına bıraktı. Altı gündür yataktan çıkmıyordu, ruhu onu terk ederek yalnız başına bıraktı. İçi boştu, hisleri birbirine karışmış durumdaydı. Onu özlüyordu, Kim Taehyung'un dokunuşları olmadan teni boş geliyordu ona.

Bornozunu giyerek çıktı banyodan, yatağı Kim Namjoon tarafından toplanmış, üzerine kıyafetler bırakılmış. Siyah bir kargo pantolon, siyah tişört ve kırmızı siyah ekose desenli bir gömlek koymuştu. Onları giydi, saçlarını kuruladı. Çantasını hazırlarken o kitabı koymamak da yanı boşluğu bırakıyordu kalbinde. Düşünmemeye çabaladı, odadan çıktı ve kapının yanında bekleyen Kim Namjoon'a baktı. Elinde Jeongguk'un bomber ceketini tutuyordu. Postallarını giymek için çantayı kenara bıraktı, ceketi giyerek tekrar çantasını aldı eline ve onun peşinden evden çıktı. "Annen senin için sandviç hazırladı ve muzlu süt verdi, arabada içersin." dedi Kim Namjoon, ön koltuğa oturdu ve emniyet kemerini taktı. Çantasının ön gözünde duran cep telefonunu alırken Iwao'nun kolyesini fark etti, fermuarı kapatarak kolyeyi orada bıraktı. Telefonunu arabadaki şarja taktı, kucağına bırakarak yanındaki adamın uzattığı sandviçi ve muzlu süt kutusunu aldı.

Jeongguk günlerdir yemek yemiyor, uyuyor, hayata kendini soyutluyordu. Kalbinin kırılacağını tahmin etmişti ama onu tamamen kaybetmek beklemediği bir durumdu. Onu anlayacağını düşünerek yanılmıştı. Ona hak veriyordu Jeongguk, yaptığının bir affı yoktu. Kalbi çok acıyordu. Gözleri yeniden dolarken sakin kalmaya çabalıyordu. Sandviçini yiyorken yola odaklanmaya çabalıyordu. "Hyung..." diye mırıldandı, Kim Namjoon ona kısa bir an döndü, radyoya çalan şarkıya odaklanmamaya çabaladı. Dinledikleri, okudukları, ağaçtan kopan yaprak bile ona sevdiği adamı hatırlatıyordu.

aşk ve diğer hazin şeyler' taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin