sen her zaman söyleyemediğim tutkumdun*

5K 770 245
                                    

48*

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

48*

billy joel, just the way you are

-

"Hangisidir kendini gerçekten sana veren
Şu güçsüz dizelerin sahibini bir düşüYazarken bu dizeleri duyumsayıp ürperen
Ruhunun bir meleğin ruhuyla birleştiğini."

edgar allan poe, annabel lee

-

"Lotus çiçeğini bilir misin?"

Kim Taehyung'un en olmadık anlarda gelen ani sorularına alışmaya başlamıştı Jeon Jeongguk. Bir restoranda oturuyorlardı, önlerinde beyaz şarap dolu iki kadeh ve Fransız sosundan yapılmış et yemekleri duruyordu. İlk gerçek buluşmalarını gerçekleştiriyorlardı. "Hayır, duymadım." diye mırıldandı, annesi ne kadar çiçeklerle ilgili olsa da Jeongguk'un bilgi birikimi bir yere kadar ulaşıyor, tıkanıyordu. "Suyun üzerinde yaşarlar, nilüfere benzer ama ondan güzeldir. Birçok din ve mitolojide yeniden doğuşu, ruhun temizliğini simgeler." Jeongguk derin bir nefes alıp verdi, restoranın havası sıcaktı. Kim Taehyung siyah gömleğinin kollarını dirseklerinden biraz aşağıda kalacak şekilde kıvırmıştı. Siyah saçları özenli duruyordu. Ona bakmak teninin karıncalanmasına neden oluyordu, parmakuçları ona dokunmak için çırpınıyordu adeta.

"Geceleri kendini kapar, ortadan kaybolur, gün doğumu ile birlikte tüm güzelliğini sergiler. En pis, en bataklık sularda yaşar ama asla kirlenmez. Tüm kötülüklerin içinde güzelliğini sergiler. Sen de benim için lotus çiçeğisin. Bu kötü dünyanın içinde tek kirlilik barındırmıyorsun yüreğinde ve güzelsin, çok güzelsin Jeongguk."

Kim Taehyung onu her zaman bir çiçeğe benzetiyordu; papatya, yıldız çiçeği ve şimdi de lotus. Beklenmedik hamleler yapmak, Jeongguk'un yüreğini ağzına getirmek konusunda deneyimliydi. Nefesini kesiyordu. Her kelimesi yüreğini ona bağlamasına neden oluyordu. "Hyung, ben o kadar da iyi olduğumu düşünmüyorum." diye mırıldandı, sevdiği insanın onu temiz ve güzel görmesi kadar seviliyor olduğunu hissettiren bir durum olamazdı. Hiçbir his geçemezdi bunun önüne. "Yüreğinden geçen tek bir kötülük söyle bana?" diye sordu Kim Taeyung, tüm dikkatini tabağındaki eti kesmeye vermiş görünüyor olsa da dikkati tamamen sevdiği çocuktaydı. "Kitabın..." Jeongguk devamını getiremedi, kelimeler dudaklarında kilitlendi. Geride bırakması gerekiyordu, onunlaydı, Kim Taehyung onu seviyordu ama açtığı yaranın farkında olamk yıkıyordu onu. "Sevgilim..." Gözlerini tabağından çekerek Kim Taehyung'un gözlerinin içine baktı. Orada görüyor olduğu şefkat iliklerini titretiyordu.

Her zaman en çok sevenin, fedakarlık etmesi gerekenin kendisi olacağını düşünmüştü. Onun acısını alacak, ona mutluluk verecekti. O mutluluktan gelecek kırıntılar ile yaşamına devam etmeye hazırdı ama Kim Taehyung onu yanıltmıştı. Onu sevmiş, çok sevmişti. Bakışları bile yetiyordu o hisleri anlamaya. Jeon Jeongguk bir insanın gözlerinden yayılan duyguların berraklığına onunla ilk kez şahit oluyordu. Tüm sakındığı değerlerini, ki en çok gururunu, bırakıp onun için gelmişti Kore'ye, onu sarıp sarmalamıştı bir daha bırakmamak üzere. Mutluluğu kendi getirmişti hayatına, kırıntılar yetinmesi gereken minik kaçamaklar değildi artık.

aşk ve diğer hazin şeyler' taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin