camdan ve demirden yapılma duvarların içinde göremiyor musun öylece gidemedğimi*

7.6K 1.2K 283
                                    

18*

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

18*

Kim Taehyung kahvaltı için onları kasabanın dışında kalan, küçük bir gölün kenarındaki beyaz kiremitleri olan bir evin içine götürmüştü. Soğuk hava dışarı atılmış sandalyelerin boş kalmasına sebep olurken içeride, cam kenarına yakın bir masaya geçtiler. Kim Namjoon hemen yanına otururken sevdiği adam karşısına geçmiş, kahverengi kabanını yanındaki boş sandalyeye koyarak oturmuştu. Tüm gece boyunca kalbinin gürültüsünden uykuya dalamamış olan Jeongguk başını pencereye, ince ince yağan yağmura çevirdi. Başında uykusuzluktan gelen hafif bir sızlama vardı, biri aynı noktaya minik vuruşlar yapıyordu sanki. Kim Namjoon ve Kim Taehyung kahvaltılıkların gelmesini beklerken derin bir sohbetin içine dalmışlardı, Jeongguk'un orada olduğunun farkında olduklarını bile sanmıyordu.

Kendini büyük insanların yanında, olmaması gereken bir yere getirilmiş ve sessiz olması beklenene o çocuk gibi hissediyordu. Bir şeyler dudaklarından çıksa babasının o kötü bakışları ile karşılaşacak, hep susmaya alıştırılmış küçük çocuk. Derin bir nefes alarak arkasına yaslandı. Kim Taehyung'un bakışlarının kısa bir an üzerinde gezindiğini hissetmiş olsa da gözlerini pencereden izlediği yağmurdan çekip ona bakmadı. Dün gece zihninin içinde dönüp durdukça onun hareketlerine bir anlam veremiyordu. Jeongguk'u içine attığı ateşin farkında mıydı yoksa hiçbir şeyi bilmeden, ani bir içinden gelme ile mi gerçekleştirmişti? "Jeongguk?" Kim Namjoon'un sesi yanındaki adama bakmasına sebep olurken ikisinin de kendisini izlediğinin farkında bile değildi, sadece tek bir an Kim Taehyung'un gözlerinin üzerindeki varlığını hissetmişti.

Yirmi ikinci yaş gününün ilk saatleri geride kalmış olmasına rağmen kendini gecenin ayazında hissediyordu. İçinde bulundukları küçük mekan soğuk değildi, birkaç ısıtıcı çalışıyordu. Yemeklerini beklerken birkaç aile de gelmiş, onlardan uzak masalara oturmuşlardı. Yağmuru izlerken etrafında olan olaylardan bu kadar uzak kaldığını fark etmemişti Jeongguk, üzerindeki hırkanın kollarını parmakuçlarına kadar çekerken gülümsemeye çabaladı. Masanın üzerindeki telefonun sesi Kim Namjoon'un ona bir şeyler söylemek için aralanan dudaklarını kapatmasına sebep olurken ekrana baktı. Kayıtlı olmayan bir numaraydı. Telefonu açarak kulağına götürürken "Alo." diye mırıldandı, ilk sessizlik ürkmesine sebep oldu.

"Mutlu yıllar, Jeongguk."

Park Jimin'in neşeli sesi kulaklarını doldururken yerinden kalktı, masadaki iki adamın bakışları onun bu ani hareketi ile kendine dönerken yutkunamadı, bedeninin titrediğini hissediyordu. Masadan uzaklaşırken üzerinde olan bakışları sırtında hissediyordu. "Teşekkür ederim." diye mırıldandı, tezgâha yaklaşarak camın ardında sergilenen tatlıları incelemeye başladı. "Sen beni araştırıp bulunca, seni araştırmamın bir sakıncası olmadığını düşündüm." Park Jimin'in sesi asla içindeki neşeyi kaybetmiyordu, kıkırtıları telefonda bile rahat bir şekilde ulaşıyordu Jeongguk'a. "Sizden arama beklemiyordum, teşekkür ederim iyi dileğiniz için." diyebildi yeniden, kalbi hızla atmaya başlamıştı ve nedenini anlamıyordu. İçinde birikmeye başlayan hisler boğazına düğümleniyordu. Jeongguk korkuyordu, Kim Taehyung'un onunla konuştuğunu duymasından deli gibi korkuyordu. Derin bir nefes aldı, rastgele bir tatlıyı işaret ederek istedi tezgâhın arkasındaki genç çocuktan. "Sana birkaç fotoğraf atacağım, şimdi gitmeliyim." dedi Park Jimin, ona yeniden iyi bir doğum günü dileğinde bulunarak telefonh kapattı.

aşk ve diğer hazin şeyler' taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin