ve o geçiyor, gökyüzünde bir kuyruklu yıldızın parıltısı kadar nadir*

6.9K 1.1K 60
                                    

24*

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

24*

Kapı aralanarak kahvaltı için gelmesi söylenirken ahşap zeminin üzerinde yalın ayak yürüyordu, tüm gece uyuyamamıştı ve arada kendini soğuk havanın esir aldığı sahile atmak istemişti. Terliklerini giydi, aynada kendine bakarak üzerindeki tişörtü düzeltti. Kahvaltı masası salonun bir köşesine kurulmuştu, annesi sıcak omleti parçalara bölerek tabaklara dağıtırken babası sandalyelerden birine oturmuş, tabaklara kızarmış ekmek dilimleri koyuyordu. Her hafta bir günü Batı usulü kahvaltıya ayırmayı seven bir aileye sahip olduğu için nasıl hissetmesi gerektiğini bilmiyordu, bu nazik insanların çocuğu olduğu şanslı sayıyordu kendini.

Sıcak ekmek dilimini ısırırken her an uykuya dalacak bir halde olduğunun farkındaydı, beş saat süren otobüs yolculuğu için okuldan sonra otogara gelmiş ve çantasında duran mektup ile birlikte binmişti Busan otobüsüne. Sınavları yaklaşırken babasının "Doğum gününde bile burada değildin" ısrarlarına dayanamayarak bilet almıştı cuma akşamı için, tüm hafta sonunu burada geçirecek ve pazartesi sabahı uçak ile dönecekti. Tüm planı bundan ibaretti. Mektup aklına düştüğünde gözlerinin dolmaması için derin bir nefes alıp verdi, annesinin porselen, üzerinde çiçek desenlerinin resmedildiği fincanda verdiği sıcak çaydan içti. Tüm yolculuk boyunca kaç kez okumuştu mektubu bilmiyordu ama neredeyse tüm satırları ezberindeydi. Kim Taehyung ona öylesine güzel bir hediye ve kalp ağrısı vermişti ki, ne yaparsa yapsın daha üstünü olamazdı. Onu anlamış, sevgisine saygı duymuş, ona hisler beslemenin başında geziniyordu.

"Jeongguk?"

Annesi ona seslenerek dikkatini çekene kadar mektubun satırları arasında geziniyordu zihni, tüm gece düşünmekten uyuyamamıştı. İçinde onu buraya getirmek için yanan ateşe odun atmakla kalmamış, alevlerin kalbini yakmasına sebep olmuştu. Bir şansı olabilir hissi ruhunu ayakta tutuyordu. Kim Taehyung'u Kore'ye getirebilirse, özgür bir şekilde sevebilirdi ve belki, onun yüreğinde yeni yeşermeye başlamış hisleri büyütebilirdi. Mektup onu tanımasını sağlamanın yanında Jeongguk'a beklemediği bir umut ışığı olmuştu. Tereddütlerinin hepsini yok ederek hedefine doğru ilerlemek için kalkan olmuştu. "Efendim anne?" diye sordu düşüncelerinin arasında gezinmeyi keserek, ikisinin de bakışlarının üzerinde olduğunu görmek, gerilmesine sebep oldu.

Ailesi her zaman yanında olan, destekleri ile kalbini ısıtan insanlardı. Babasıyla Seoul'de yapmış olduğu konuşma aklının ucunda hep kalmış, hiç gitmemişti. Ona destek olacaklarını bilmek kadar bir çocuğu mutlu edecek bir şey yoktu. "Dalgınsın, bir sorun mu var?" diye sordu babası, başını iki yana sallayarak onu reddetti, bir sorun yoktu. Birkaç sorun vardı hayatında ama nasıl çözeceği konusunda da cevaplara sahip değildi henüz. Bay Moon üvey erkek kardeşine Jeongguk'un isteğini anlatmış lakin tam bir cevap alamamıştı. Kitabın çeviri yapılması, basılması ve basılmış nüshanın edebiyat ödülleri için adaylığa gönderilmesi gerekiyordu. İlk gereken Korece basımının yapıldığı yayınevinin izniydi ve ne yazık ki yayınevi kapatılmıştı. Kim Namjoon'un onayının ve imzasının olduğu bir dilekçe gerekiyordu Kim Seokjin'e. Basım kolaydı lakin çeviri için bir aydan kısa bir süreleri vardı ve Jeongguk, kitabı onlara teslim etmek istemiyordu.

aşk ve diğer hazin şeyler' taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin