seninim dağlar denizlerin üzerine yıkılana kadar*

7.4K 993 201
                                    

44*

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

44*

arctic monkeys, baby i'm yours

-

Seoul'e ilk kar taneleri gece yarısının ortasında düşmeye başlamıştı.

Jeongguk pervazın kenarındaki geniş alana attığı minderin üzerinde oturuyor, dizlerine bıraktığı kitabı okurken düşünüyordu. Cama vuran taneler dikkatini çekti, ilk yağmur sandı lakin beyaz taneler kendilerini çok geçmeden belli etti. Kitabı okumayı keserek sitenin bahçesindeki sokak lambasının ışığında süzülen kar tanelerini izlemeye koyuldu. Başını duvara yaslamış, soğuk sırtına işlerken her bir taneyi yakaladığını hayal ediyordu.

Telefonu komodinin üzerinde çaldı, sesi geceye dolarken ayaklandı ve ilerledi. Ekranda yazan isim gülümsemesini sağladı. Saat epey ilerlemişti, ilk kar tanelerinin üzerinden oldukça zaman geçmiş görünüyordu. Telefonu açtı. "Uyumuyordun, değil mi?" diye sordu Kim Taehyung, "Hayır hyung, kitap okuyordum. Bir şey mi oldu?" diye sordu, sesi endişeliydi. Gecenin bu saatinde uyanık olabileceğimi beklemiyordu. Birkaç gündür dergi için röportaj, kitabın yeni basımı için toplantılar, yurt dışına çeviri görüşmeleri derken Kim Taehyung'un hayatının yoğun olduğu kesindi. "Hayır sevgilim, iyiyim. Kar yağıyor." Jeongguk bakışlarını camdan dışarı çevirdi, kar hızlanmıştı, taneler cama çarpıyor, eriyerek iniyordu. "Evet, çok güzel." diye mırıldandı Jeongguk, pencereye yaklaşarak izlemeye devam etti. "Jeongguk." Sevgilisinin fısıldaması içini titretti.

"İlk kar yağıyor ve benim tek düşünebildiğim seni öpmek. Siyah saçlarına beyaz taneler yer ederken, sıcak dudaklarına dokunmak."

Kelimelerin etkilerini her zaman bilen biriydi ama Kim Taehyung ona derin sesiyle öpmek istediğini söylediğinde, delirecek gibi hissediyordu. Kalbindeki hislerin yoğunluğu artıyor, baskısı nefesini kesiyor, ona sığınmak istiyordu. "İlk kar da birini öpersen sonsuza kadar yanında olurmuş." dedi Jeongguk ona Asya efsanesini hatırlatarak, "Biliyorum, bu yüzden sitenin önünde seni bekliyorum." Kim Taehyung'un gülüşüne karışan sözleriyle bakışlarını cama çevirdi fakat ön girişe bakmıyordu, telefonu kapattı. Üzerine dolabından peluş hırkasını geçirdi. Kapının girişinde duran postallarını giyerken kalbi çok hızlı atıyordu. Kim Taehyung ne zaman onu öpse, başka bir his doğuyordu yüreğinde. Dudaklarında bir tat vardı onu bağımlı yapan, güçsüz bırakan.

Asansörü beklerken heyecandan yerinde zıplıyordu, on katı merdivenlerden inmek, onun yanına gittiğinde yorgun olmak istemiyordu. Asansörün içine girerken telefonunu evde bıraktığı geldi aklına, dönüp almak istemedi, ona ulaşmasını istediği tek kişinin yanina gidiyordu şimdi. Sıcak apartmanı terk ederek soğuk havaya adım attı, sitenin kapısına ilerledi. Güvenlik görevlisi telefonundan bir şeyler izliyordu, ona tuhaf bir bakış atsa da Jeongguk'un kapıdan çıkmasına aldırmadı. Kim Taehyung kiralamış olduğu arabaya yaslanmış onu bekliyordu. Üzerinde siyah beyaz çizgili bir pijama takımı, onun üzerine aldığı siyah kabanı dizlerinin biraz altına iniyordu. Kar taneleri saçına inerek ıslatıyor, dalgalarını kaybetmesine sebep oluyordu. Kollarını onun boynuna doladı, elleri hemen belindeki yerini buldu. "Seni özledim, yıldız çiçeği." dedi Kim Taehyung, ondan ayrıldı ve dudaklarını Jeongguk'un çenesine değdirdi.

aşk ve diğer hazin şeyler' taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin