orada bir yerdesin biliyorum, uzaklarda bir yerde*

7.2K 1.1K 243
                                    

21*

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

21*

Ben seni sevdim mi? Sevdim elbette
Bendeydi özlemlerin en korkuncu
Çıldırırdım sen ne kadar uzaksan,
Aşk değil, hiç doymayan bir şeydi bu*

Akıl sağlını kaybettiğini düşünmeye başlıyordu; Kim Taehyung'un kelimeleri dışında hiçbir kelimeyi okumak istemiyor, onun sesi dışında hiçbir ses duymak istemiyor, ondan başka kimseye bakmak istemiyordu. Avucunun içinde tuttuğu kalemi sıkıyor, tahtada gezen kelimelerde gözlerini gezdiriyordu ama nafileydi, zihni bir kez bile onları okumak için bir atakta bulunmuyordu. Çağdaş Kore Tarihi profesörü Bay Moon kürsüde dolanıyor, onlara bir şeyler anlatıyordu ama Jeongguk duymuyordu, her şey bir perdenin arkasına gizlenmişti. Kim Taehyung'a ait olmayan hiçbir şey geçemiyordu onu. Nefes alamadığını hissetti bir an, düşünceler içinde dolanıp durmak iyi gelmemişti ona. Hastalığını tam atlatamadan kendini okul sıralarına atmak için beklememişti.

"Bay Moon?"

Sesi beklediğinden daha yüksek çıkarken adamın endişe dolu bakışlarının kendisine döndüğünü gördü, tüm sınıf profesör ile birlikte kendisini izliyordu şimdi. Derin bir nefes alıp verdi, bedenindeki yorgunluk ile bayılıp kalacağını hissediyordu. "Ben biraz hasta hissediyorum, çıkabilir miyim?" diye sordu sesini alçaltarak, Bay Moon tek kelime etmeden eli ile kapıyı işaret etti. Kitaplarını çantasına doldurdu, kalemi ceketinin cebine attı. Profesörün önünde saygı gereği eğilerek anlamsız birkaç özür kelimesi mırıldandı. Arkasından kapanan sınıf kapısı tüm perdeyi ondan uzaklaştırmıştı sanki, o boğucu küçük alandan kurtulmak biraz iyi hissettirmişti. Yağmur, okul koridorunun camlarına taşlar misali vuruyor, ses öğrenci gürültüsüne karışıyordu. Sessizlik istiyordu, hemen.

Adımlarını okul kütüphanesine çevirmekten başka yapabileceği bir şey yoktu. Ders çalışmakta olan öğrenciler, kitap okuyanlar arasında sessizlik bir kuraldı. Cam kenarında bir madaya oturdu, iki bina arasındaki kısa mesafede ıslanan çantasını yanındaki sandalyenin üzerine bıraktı. Kim Taehyung'un kitabını çıkardı saklı olduğu kılıftan, kaldığı sayfayı masanın üzerine açtı. Okumaya başlamadan önce parmakları sararmış sayfaların üzerinde gezindi. Kim Taehyung'u tanımasını sağlayan da onu kendinden uzak tutan da bu sararmış sayfalar, oradaki siyah mürekkep ile yazılmış kelimelerdi. Masanın üzerine bıraktığı telefonunun ekran ışığını fark etti, Bay Moon ders bitiminde onu odasında beklediğine dair bir elektronik posta göndermişti kendisine. Telefonunu kapattı, parmaklarını gezdirmeye son vererek nefes almasını sağlayan kelimelerde gezindi bakışları.

"Busan Sarayı yüksek ağaçların ve beton duvarların arkasına saklanmış bir kaleydi, Prens Sejong bahçede gezinirken kaleye hapsedilmiş bir prens olduğunu düşlemekten başka bir şey yapamadı. Ağaçlar tırmanılamayacak kadar ince ve düz, duvarlar yüksekti. Bir kaleye hapsedilen kızların olduğu tüm masalları düşündü, hepsi bir prensin cesaretini bekliyordu kurtarılmak için. Prens Sejong kimi bekleyecekti? Kim kurtaracaktı onu bu duvarların içinden?

aşk ve diğer hazin şeyler' taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin