bebeğim tüm dünyayı aldım ve ellerine verdim

7.8K 1K 344
                                    

42*

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

42*

lp, the one that you love

-

Ölüm, ayaklarının ucunda bekliyordu onu.

Bedeni ani bir sarsıntı ile bir kez daha titredi, dudakları aralandı ve midesinde kalanlar terk etti onu. Pren Sejong bu kez emindi sonunun geldiğine, saray hekimi hemen başında oturuyor, ıslak bir havlu ile dudaklarını siliyordu onun. Leğenden gelen kötü koku midesini bulandırıyordu. "Majesteleri." dedi hekim, sesindeki titrek ton gözlerini aralamasına ve orta yaşlarını geçmiş, çocukluğundan beri tanıyor olduğu adama baktı. "Biliyorum." dedi Prens Sejong kurumuş dudaklarını aralayarak, öleceğimi biliyorum diye devam etti içinden. Sözcükler bir kez daha dudaklarından dökülemeyecek kadar zorluyordu onu. "Deniyorum, efendim. Yemin ederim, deniyorum." dedi saray hekimi, ağlayacak gibi duruyordu, sözcüklerin her biri titreyerek yarıda kesiliyordu. Konuşmak istedi, ona üzülmemesi gerektiğini haykırmak, gözyaşı dökmenin anlamsızlığından bahsetmei istedi ama yapamadı, kuru dudakları tek bir hece için bile aralanamadı.

Küçük sarayın her koridorina bir hüzün çökmüş, duvarlara çarparak onlara geri dönüyordu. Prens Sejong'un odasının önünden ayrılmıyor, dualar ediyor, onun iyi olması için yalvarıyorlardı. Prens Sejong eğlenceliydi, onları her zaman güldürür, onları dinlerdi. Busan Sarayı koridorlarına girdiklerinden beri onun her gün içine kapanmasını, hüzünlenmesini, sağlığının kötüye gidişini izlemişlerdi üzgün bir şekilde. Saray hekimi günlerdir başında bekliyordu prensin, ölümün yakın olduğunu anlamak için yüzüne bakmak yeterliydi. Beyaz yüzü solgun, sarımsı bir renk almıştı. 'Onu kaybedeceğiz.' dedi Kim Hyunsang, bir elini karnına koymuş, hissedemediği bebeğini korumaya çabalıyordu. 'Tanrı bizi cezalandırıyor.' dedi bir başka hizmetli kız gözyaşları içinde, 'Bizi sevmiyor. İhanet ediyoruz ona. Hepimiz. Prens Sejong'u alarak cezalandırıyor bizi.' diye devam etti sözlerine.

Kim Hyunsang hanımefendi elini karnına koymuş bir köşede otururken birkaç görebildiği eşinin ölümü ile sarsılmış, ona sahip çıkan Prens'in yaşaması için sessiz dua ediyordu. 'Oğlum olursa...' dedi sessiz bir şekilde, 'Prensin adını vereceğim ona. Onun gibi akıllı, sadakat dolu, yüreği iyilikle örülü olsun diye.' Gözyaşları yanaklarına aktı, hekimin çıkmasını, onlara iyi bir haber vermesini dilediler. Savaş cephesinden bir haber yoktu aylardır, ne kral hakkında bir bilgileri vardı ne de Komutan Park. Bebeğinin varlığından haberdar olan Komutan'ın sessiz kalmayacağını biliyordu tüm saray halkı. Haber verirdi, gelirdi, eşini yalnız bırakmazdı. Kim Hyunsang kendini onun ölümüne hazırlamıştı. Beraber geçirdikleri birkaç gün bile yeterliydi onun için. Sevdiği adam onu kollarına almış, sevmiş, ona güzel hissettirmişti. Kendinden bir armağan bırakmıştı.

aşk ve diğer hazin şeyler' taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin