Bölüm 27, Tanrının Ağıdı

29.9K 2.5K 1.5K
                                    

 

Bölüm 27, Tanrının Ağıdı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Bölüm 27, Tanrının Ağıdı

Önce hiçbir şey olmadı ama sonra her şey durdu. Suyun yüzeyi dalgalanmayı bıraktı ve sanki nefes alıp hareket eden her şey donup kalırken zaman kırılır gibi oldu.

Belki bir şeyler hareketlenir diye düşünerek elimi uzatıp suya soktuğumda suyun sıcacık olduğunu fark ettim. Sanki uzun yaz günleri tarafından ısıtılmış gibiydi ama sertçe esen rüzgâr kışın çetin günlerini yaşadığımızı hatırlatırcasına etrafımda şakladı.

Her şey donduğu yerden akmaya devam etti, suyun yüzeyi yeniden dalgalandı. Şimdi suya yansıyan suratımın arkasında başka kadınlara ait suratların da olduğunu görebiliyordum. Şaşkınlıkla arkama döndüm ama bana mahremiyet tanımak için birkaç adım uzakta bekleyen Rae'den başka kimse yoktu.

"Bak," dedi bana cesaret vererek. Sesi yumuşaktı ama aynı zamanda emir verdiğini belli edercesine kesindi. "Kassandra sana gösteriyor."

Rae'nin dediğini yaparak baktım; suda yaklaşık otuz kadar kadının yansıması vardı. Kimi sarışın, kimi kızıl; bazıları kıvırcık bazıları düz saçlıydı. Ama hepsi gençti ve hepsinin üzerinde siyah uzun tören kıyafetleri vardı.

Apollon'un gelinleri.

Kadınların yansıması sudaki aksime yaklaştı, ön sıralardan siyah saçlı bir kadın uzanıp omzuma dokunduğunda onun dokunuşunu tam orada hissettim. Diğerleri de ondan cesaret bulmuş gibi küçük bir çember oluşturarak etrafımı sardılar. Eller şimdi kollarımı, omuzlarımı hatta boynumu tutuyordu.

Bana ilk dokunan siyah saçlı kadının parmakları tenime gömüldü, uzun tırnaklarının hissi son derece gerçekti. "Seni bekliyoruz," diye fısıldadı. "Senin dönmeni ve bütünleşmemizi bekliyoruz."

"Neredesiniz?"

Soruma koluma dokunan kadınlardan biri cevap verdi. "Apollon'un yanında, gelip bizi bulmanı bekliyoruz."

Sudaki yansımaları titredi. "Size ne yaptı?"

Kadınlar bana cevap vermedi, bana dokunan elleri uzaklaştı. Soruma ilk cevap veren siyah saçlı kadın, "Bul bizi gizlediği yerde, bekletir hepimizi sen gelirsin diye. Gel de kurtar bizi bu bekleyişten, kurtar ki dönelim yeniden bizi yitirdiğin yere." dedikten sonra sudaki görüntüleri yitip gitti.

Onlar tamamen gözden kaybolurken ne diyeceğimi bilmez bir şekilde sadece göle bakmaya devam edebildim. Rae sessizce yanıma gelip dizlerini üzerine çöktü, kollarını bana destek olmak istercesine gövdeme doladı.

Ağlamaya başladım. Neden ağladığımı bilmiyordum ama yine de ağlıyordum. Sanki onları görmemle birlikte içimden bir şeyler kopmuş ya da daha fenası tamamlanmıştı. O kadınların hepsini tanıyor gibiydim. Hepsi benim gibiydi; çaresiz ve bir zamanlar olduğumdan daha yalnız.

ÖLÜ TANRININ ŞARKISI Where stories live. Discover now