Bölüm 55, Makedonya'nın Aslanı

10.5K 1.2K 986
                                    

 

Bölüm 55, Makedonya'nın Aslanı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölüm 55, Makedonya'nın Aslanı

  Hades bizim için şehirleri birbirine bağlayan ilahi bir kapı açmış olsa da kendisini göstermedi. Belki de yeryüzüne gelerek varlığının diğer tanrıları işkillendirmesini istemediğinden gelmemişti bilmiyorum ama çaresiz bir şekilde onu görmeyi umuyordum. Bana sadece o ya da Persephone yardımcı olabilirdi.

  İçimde bir süredir büyüyen bir boşluk vardı. Zayıflayan bağlar, yıkılan hayatlar ve kopan kaderler. Tüm bunları Hades'le konuşmak gibi saçma bir arzu hissediyordum. Belki de bu arzu saçma değildi. Sonuç olarak o ölülerin efendisi, yeraltı dünyasının kralıydı. Belki de bir süredir devam eden ama Meadros'un ölümünden sonra daha da güçlenerek bana musallat olan hayaletlerden beni kurtarmaya onun gücü yeterdi.

  "İmkansız, sana kimse yardımcı olamaz," dedi Meadros, hayalet atını benimkinin yanında sürerken. Suratı temiz, ölümün darbesini aldığı yarası gözlerden uzaktı. Neredeyse hayatta gibiydi. Neredeyse. "Vicdanını susturamazsın."

  Onun hemen yanında kendi hayalet atının dizginlerini tutmaya çalışan Hestios burnundan bir nefes verdi, bunu ancak gülüşünü saklamak için yaptığını anladım. "Savaşta vicdana yer yoktur Meadros, bunu sen de biliyorsun. Vicdan seni savaşta güçsüz kılar, dönüp sırtına bir hançer saplar."

  İkisinin de önünden yürüyen eski Mara ise bana yan bir bakış attı, suratındaki ifadeden benim delirmemden ne kadar büyük bir zevk aldığını kolaylıkla anlayabiliyordum. Onun atı diğer ikisinin siyah atlarının aksine bembeyazdı. "Vicdanı öldü," derken kelimeler dudaklarından ahenkli ve güçlü bir kıvraklıkla dökülmüştü. "Onun vicdanı Troya düştüğü anda öldü." Kıkırtısı nefesimi kesti. "Bir süredir zaten ölmekle meşguldü ama son darbeyi de nihayet yedi. Tabi sizler o zaman hayatta olduğunuz için onu içten içe nasıl parçaladığımı göremediniz ama artık burada olduğunuza göre, siz de görebilirsiniz."

  Nabzım kulaklarımda atarken nefes almak benim için giderek daha güç bir hal alıyordu. Aldığım her nefesle ciğerlerim rahatlamak yerine biraz daha sıkışıyordu. Parmaklarım dizginleri sıkıca tuttu, eklem yerlerime keskin bir acı saplandı. Kafamın içinden çıkmasına ihtiyacım vardı. Onunla artık baş edemezdim. Etrafımızda bu kadar şey olup biterken olmazdı.

  "En iyisi de ne biliyor musunuz?" diye devam etti eski Mara. "Rae'yle olduğu her an onun zihnindeyim. Ona benim nasıl zevksiz bir kopyam olduğunu fısıldıyorum. Rae ona her dokunduğunda bir zamanlar bana da böyle dokunduğunu hatırlatıyorum. Eski bir aşkın kırıntılarıyla yetinmek zorunda olması ne kadar acı."

  Meadros'un mavi gözleri şaşkınlıkla irileşti. "Onu delirtiyorsun," derken sesi de en az bakışı kadar şaşkınlık yüklüydü. "Bunu ne kadardır yapıyorsun?"

  Eski Mara omuz silkti. "Bir süredir." Bana küçümseme dolu bakışlarından biriyle bakarken dudakları acımasız bir gülümsemeyle büküldü. "Rae bunu zihninde görecek diye delirdiğini bile düşünemiyor. Ne acı. Aslında kabullense her şey onun için daha kolay olacak."

ÖLÜ TANRININ ŞARKISI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin