Bölüm 40, Birbirine Dolanan Bedenler

18.4K 1.8K 1.7K
                                    

Bölüm 40, Birbirine Dolanan Bedenler

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölüm 40, Birbirine Dolanan Bedenler

  Karanlık kör ediciydi. Kolyemden sızan aydınlık yalnızca birkaç adım ötemi görebilmem için yeterliydi. Nereye gittiğimi ya da gitmem gerektiğini bilmiyordum. Yalnızca koşuyordum, karanlığın içinde yaydan çıkan ok gibi kucağımda çocukla birlikte yol alırken içi güdülerimden başka güvenecek hiçbir şeyim yoktu. Çocuğun ince kolları son hayat dalıymışım gibi bana sarılırken ellerimi daha da sıktım, onu bedenime iyice yapıştırdım.

  Apollon'un hışırdayan kanatları tam arkamdan geliyordu. Kucağımdaki çocuk tüm gücüyle boynuma sarılmışken ayaklarım birbirine dolandı, Apollon kanadıyla bizi geri çekerek düşmemize engel oldu. Tüyleri suratımı sıyırdı, kanatlarının yumuşak dokunuşu ayakta durup koşmamıza yardım etti.

  Hiçbirimiz konuşmaya cesaret edemiyorduk. Arakne'nin kim olduğunu çok iyi biliyordum. Athena'ya meydan okuyan ve karşılığını bir örümceğe dönüşerek alan kız. Tüm o sonsuz kini ve intikam arzusuyla şimdi bizim peşimizdeydi.

  Arkamızda bir yerlerde korkunç eklemlerinden gelen sesleri duyabiliyordum. Biz koştukça hiç acele etmeden arkamızdan geliyor, eninde sonunda onun avı olacağımızın bilinciyle bu kovalamacanın tadını çıkartıyordu.

  Önümüzde cılız bir ışık belirdi, Tara'nın hemen önümde uçuşan gece saçlarını aydınlattı. Kurtuluş tam önümüzde duruyordu bu yüzden hiç durmadan koştuk. Yalnızca biraz daha, biraz daha koşmaya devam edersem bu karanlığı terk edecektim.

  Derin derin soluklar alırken bir yandan da kucağımdaki çocuğu düşürmemek için elimden gelen her şeyi yapıyordum. Cılız ışık en nihayetinde büyürdü, kocaman bir aydınlığa dönüştü.

  Bir uçurumun kenarında, denizin hemen tepesindeki yüksek bir açıklıkla duruyorduk. Dalgalar hemen altımızdaki kayalara vuruyor, Poseidon'dan selam getirmiş gibi alçalıp yükseliyordu.

  Arakne'nin bizden yalnızca bir nefes uzaklıktan gelen sesi duyulduğunda Apollon hiç vakit kaybetmeden kanatlarıyla hepimizi sardı, gücünün dizginlenmemiş son kısmını kullanarak havaya fırladı.

  Çocuk kucağımda çığlık atarken kafasını tutup onu kendime bastırdım. "Sorun yok," diye mırıldandım aşağı bakmamak için elimden geleni yaparak. "Sorun yok, ben buradayım."

  Tara benimle birlikte çocuğa sıkıca sarılırken Apollon'un kanatları da bizi daha güçlü bir şekilde kavradı, başı göğe, ait olduğu güneşe doğru yükseldi.

  Apollon bizi bir tepenin eteklerinde yere indirdiğinde hiç vakit kaybetmeden kanatlarını topladı, onlar gözden kaybolurken sanki görünmez varlıklarını hala hissediyormuş gibi sırtını dikleştirdi.

  Tara dizlerinin üzerine çöküp, "Az daha örümcek ziyafeti oluyorduk," diye soludu. Uçmak hiç hoşuna gitmemiş olmalı ki rengi sarardı, derin derin nefesler alarak kendine gelmeye çalıştı.

ÖLÜ TANRININ ŞARKISI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin