Bölüm 51, Gezgin Yabancı

13.2K 1.3K 1.1K
                                    



Kısım 6

Onun

"Düş çocuğum, düş ki yeniden yükselesin. Hiçbir yükselmiş düşmeden tanrıların katına ulaşamaz. Çünkü tanrılar en çok onlar için düşmüşleri sever. Çünkü tanrılar ancak onlar için acı çekenleri cennete kabul eder."

    Bölüm 51, Gezgin Yabancı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

    Bölüm 51, Gezgin Yabancı

    Hançeri tutan ellerim titrese ve tüm gücümü kullanmam gerekse de yine de hançeri onun gırtlağına bastırmaya devam ettim. Hançerin yüzeyi kandan dolayı sıcak ve kaygandı, yine de parmaklarımı kabzasına sıkıca doladım, kaymasını engelledim.

  Altımdaki beden hareketlendi, bedenimin ağırlığından kurtulmak istediğini bilmeme rağmen bana karşı koymadı. Tüm gücü beni üzerinden atmaya odaklanmasına ve gücü etrafıma dolansa da beni hala kendinden uzaklaştırmamış olmasına şaşırıyordum. Kanatları iki yanına açılmış, bana tamamen teslim olmuştu ama benim istediğim bu değildi. Benimle savaşmasını istiyordum. Benimle savaşmasına ihtiyacım vardı. Ancak o zaman hiç düşünmeden hançeri biraz daha itip gırtlağına saplayabilirdim.

  Teninde silahım yüzünden oluşmuş yaradan kan sızarken gözlerini bana dikti. "Seni öldürmemem için bana tek bir neden ver," dedim öfke içinde haykırarak. "Tek bir neden."

  Apollon'un kanatları kurtulmak ister gibi çırpınsa da bedeni kanatlarının özgürlük çağrısına kulak vermedi. "Tek bir neden ve sonra tüm oyun bitecek mi?" Suratımdan akan kan onun suratına damladığında suratını buruşturdu. "Mara yaralısın, izin ver seni iyileştireyim."

  Elini suratıma doğru uzattığında gücüm elinde bir kamçı gibi şakladı. "Bana dokunma."

  Apollon'un kaşları havalandı. "Teorik olarak şu anda sana isteyerek dokunduğumu söylemem çünkü siktiğimin hançeriyle birlikte üstüme çullandın. Ama söylemeye çalıştığın şey şefkat göstermemse, pekala." Sanki ölümle burun buruna değilmiş gibi gülümsedi, güneş gözlerinin içinde yanıp söndü. "Sanırım bunu yapabilirim."

  Tüm bedenim bir titremenin ağına düşerken kendimi nefes alıp vermeye zorladım. Savaş alanının tüm kanı ve kiri bir anda üzerime çullanmış gibiydi. Aldığım her nefesle birlikte kuma sinmiş kanın kokusu da ciğerlerime doluyor ama verdiğim nefesle birlikte çıkmak yerine oraya yapışıp kalıyordu. Öğürmek istedim, içimde ne var ne yoksa dökmek sonrasında da yatağa yatıp günün bitmesini beklemek istedim. Biraz baharatlı şarap ve belki de kuru et istedim.

  Ama böyle bir şansım yoktu. Bugün bittiğinde ya ben ya da o, birimizden biri eve dönme şansı bulamayacaktık.

  Hançeri bir kez daha sıkıca kavradım, gözlerimi onunkilere diktim. "Onu öldürdün," dedim gözyaşlarımın gözlerimi zorladığını hissederek. Güçlendirmeye çalıştığım duvar yıkılmak üzereydi, bunu hissedebiliyordum. Yıkıldığında ise Apollon'un karşısında korunmasız kalacaktım.  "Onun hiçbir suçu yoktu ama yine de öldü," dedim ama sesim duvarlarımın yıkıldığını belli edercesine güçsüz çıkmıştı.

ÖLÜ TANRININ ŞARKISI Where stories live. Discover now