Bölüm 2, Çıkar Tüm Yollar Sana

9.2K 1K 1.1K
                                    

 Bölüm 2, Çıkar Tüm Yollar Sana

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Bölüm 2, Çıkar Tüm Yollar Sana

Anılar korkunçtur çünkü onları değiştiremezsiniz. Çoktan yaşanmış ve zihninizin çıkmaz dehlizlerine hapsedilmişlerdir. Onları hatırlamamayı umduğunuz anlarda bile kara elleriyle gizlendikleri kuytu köşelerden uzanır ve size musallat olurlar. Buradayım derler, sen istemesen de ben buradayım ve beni ne kadar istesen de içinden söküp atamayacaksın.

Rae'yle kendimize ait, kimsenin ulaşmasının mümkün olmadığı bir dünyamız vardı. Etrafımız kan ve savaşla kutsansa da odamızdan içeri girdiğimizde her şeyi geride bırakmaya çalışırdık. Bazen bunda başarılı olamazdık elbette ama çoğunlukla başarılı olmuşuz gibi davranır, bir süre sonra da kendi kurduğumuz yalana inanırdık. İnanmak isterdik çünkü, bir gün her şeyin geride kalacağına inanmak bizi ayakta tutardı.

Göğsüne yaslandığımda saçlarımın onun çıplak gövdesinde dağılmasını seviyordum. Fazla uzun değillerdi ama yine de bir şekilde onu benim olarak damgalamamama yetiyorlardı. Göğsünde birkaç tane yara vardı ama onları özellikle iyileştirmediğine emindim. Aldığı her yara onun için bir hatanın anımsatıcısıydı ve ne pahasına olursa olsun aynı hatayı bir daha yapmayacağını biliyordum. O izlerden birini öptüm ve içimi çektim.

Kendi şehrimdeyken bizim için ayrılan saraydaki hizmetlilerin aralarındaki konuşmalara zaman zaman şahit olduğum olurdu. Eşlerinden ya da sevgililerinden bahsederken hep şikayet eder, yeteri kadar iyi bir aşık olmadıkları için onların arkasından ne kadar memnuniyetsiz olduklarını dile getirirlerdi.

O kadınlar yüzünden ya da belki de Meadros'la birkaç kaçak öpüşmeden öteye gidemeyen ilişkimiz yüzünden, hiçbir zaman gerçek anlamda tatmin olmayacağıma inanmıştım. Sadece bedenimin değil, aynı zamanda ruhumun da tatmin olmasından bahsediyorum. Sevmenin ve sevilmenin ne demek olduğunu bilmiyordum çünkü. Bebekken, annemin sevgisine muhtaçken ondan kopartılmış ve duygusuz rahibelerin insafına terk edilmiştim. Ben hiçbir zaman ne bir bebek ne bir çocuk ne de bir kadın olabilmiştim. Ben sadece bir kabuk, gelecekte dönüşebileceğim kişinin bir vaadiydim. Ruhumdaki boşluk o kadar derin ve karanlıktı ki kim gelirse gelsin doğru şekilde yamayamayacağıma emindim.

Rae o boşluğu yamamadı, o boşluğu varlıyla doldurdu hatta taşırdı. O mükemmel bir aşıktı ve her şeyden önemlisi bana en çok uyan parçaydı. Onun yanında hiçbir zaman bir başkası olmam gerekmemişti çünkü o beni görmüştü. Gelinin ötesinde, kutsallığın ötesinde gizlenen Mara'yı görmüştü.

Sevişmemizin üzerinden dakikalar geçmiş olsa da Rae hala bana sarılmaya devam ediyordu. Başım göğsüne yaslanmışken işaret parmağımla kolundaki güç parıltılarını takip ediyordum. Bazen, ikimizin de birlikte doyuma ulaşmaya başardığımız zamanlarda aradan dakikalar geçse bile onun belli belirsiz parlamaya devam ettiğini görüyordum. "Acaba neye benziyordun?" diye sordum dalgın bir tavırla parmağım hala teninde görünmez bir iz çizerken.

ÖLÜ TANRININ ŞARKISI Where stories live. Discover now