Bölüm 54

23.6K 1.8K 274
                                    

Keyifli Okumalar..

Genç kızın üniversitesinin açılmasının üzerinden yaklaşık iki buçuk ay geçmişti. 

Bu süre zarfında sabahları Yiğit Ali'yle kah tatlı atışmaları kah can sıkıcı tartışmaları hız kesmeden devam ediyordu. Görünen o ki uzun bir süre ikilinin arasındaki sular durulacak gibi de görünmüyordu. 

Genç kız hem kendine hem de adama öfkeliydi. Çok öfkeliydi. 

Tüm bu yapılan hakaretvari tavırlardan sonra bile hala içinde bir yerlerde adama karşı bulunan zafiyetten ötürü habire kendisiyle tartışıyordu. Bunca zaman herkese karşı çekinmeden sivri diliyle gereken cevabı veren Esra şimdi ne oluyordu da susup içine atıyordu çoğu şeyi?  

Yiğit Ali'ye olan öfkesini 'bana nasıl bu kadar kolay kıyıp, acımasızca davranabiliyor?' sorusu sürekli harlıyordu.

Gün geçtikçe adama karşı daha da suskunlaşmıştı. Artık eskisi gibi her hareketini eleştirmiyor, onun attığı laflara anında karşılık vermiyordu. Anlamıştı genç kız; Yiğit Ali iflah olmazdı.

Bu hikayenin üzülecek tarafı daha ilk günden belliydi.

Kendini okuluna verip derslerine ve arkadaşlarına konsantre olmaya çalışıyordu. Hayatına birçok yeni insan girmişti fakat işlerin o cephede de pek istediği gibi gittiği söylenemezdi. Onların hayatına aitmiş gibi hissetmiyodu. Zaten ait falan da değildi. Sanki olanı biteni bir pencerenin arkasından izliyordu. Ne de olsa gittiği üniversiteye şehrin gerçekten zengin ailelerinin hali hazırda sürekli özel okullarda büyümüş  çocukları geliyordu. 

Evet her sabah lüks arabalarla bırakılan, üstü başı her şeyi marka olan ve içlerinde hiç de sırıtmayan bir profili vardı ama bütün bunlar emanetti Esra için. Onlar bu hayata doğmuştu. Yedikleriyle içtikleriyle giydikleriyle öyle muazzam bir bütünlük sağlıyorlardı ki Esra bu tabloda kendine yer bulmakta içten içe zorlanıyordu.  

Özellikle ilk günler elini kolunu nereye koyacağını dahi bilememiş ne yapsa, ne konuşsa yanlış olacakmış gibi gelmişti. Normal koşullarda Esra özgüveni yüksek bir kızdı ama buradaki tipler tüm güveninin kıracak cinstendi. 

Neyseki iki ayın sonunda ilk günlere nispeten gerginliği hafiflemiş o ketum kız gitmiş, kendini daha iyi ifade eden arkadaşlarıyla ders çıkışları oturup, sohbet muhabbet edebilen bir genç kız gelmişti. 

Medeni hukuk dersinin kırkıncı dakikasında herkesin konsantresi sıfırın altına düştüğü sıralarda telefonunun ekranının parlamasıyla gelen bildirime kaydı gözleri Esra'nın. Mesaj iki aydır derslere ve aralara birlikte girip çıktığı kızlardan Elçin'dendi. Aslında ilk olarak Elçin ile arkadaşlık kurmuştu. Çok sıcak kanlı, tatlı bir kızdı Elçin. Sonrasında ise onun hem oturduğu siteden hem de liseden arkadaşları olan Hande ve Bengü ile tanışmıştı. 

Mesaj ortak gruptandı.

'Kızlar ders çıkışı bizim üniversitenin takıldığı yere bir şeyler içmeye gidelim mi?'

Esra mesajı henüz okurken gruptaki diğer kızlar Hande ve Bengü onaylamışlardı bile.

'Esra geliyorsun değil mi?!!'

Bengü ısrara başlamışsa pek az kişi elinden kurtulabilirdi. İşin aslı Esra da arkadaşlarıyla daha çok vakit geçirmek istiyordu fakat ders çıkışlarına bizzat Yiğit Ali tarafından görevlendirilmiş; evdeki koruma ekibinin başı, ellili yaşlardaki Cengiz ağabeyi gölge gibi peşinden bir oraya bir buraya sürüklemek çok ayıbına gidiyordu.

Genç çocuklar olsaydı neyseydi fakat kocaman adamdı. Üstelik evin sınırlarında oldukça forslu bir adamdı Cengiz ağabey. Tüm bahçenin güvenliği, asayiş ve düzeninin sağlanmasındaki o zincirin en baş halkasıydı. Hamza Mahir de olmak üzere herkes ona çok güvenirdi. Öyle çok ortalarda görünen biri de değildi. Yiğit Ali olacak patavatsız adam da böyle birini tutmuş çocuk bakıcısı yapmıştı. En azından Esra öyle düşünüyordu ve çok mahçup oluyordu.

GÜMÜŞPALAOnde as histórias ganham vida. Descobre agora