Bölüm-13

149K 4.7K 378
                                    

Maviler ve siyahlar uzunca bir süre rest çeken delici bakışlarla birbirlerine meydan okumuşlardı.

Siyahlar o kadar kendinden emin bakıyordu ki Bahar her an aklından geçen her şey adam tarafından okunabilecekmiş gibi hissediyordu. Bu nedenle gözünü ilk kaçıran yine kendisi olmuştu.

Hamza Mahir'deki bu rahatlık Bahar'ı rahatsız ediyordu.

Öyle bir hali vardı ki sanki oturduğu koltuk kırk yıllık kendi koltuğuydu yada çay içtiği bardakla günde üç öğün çay içiyordu. Öyle ki cansız nesneleri dahi itaat ettiren görünmez bir gücü vardı.

Size ait olan bir şey, Hamza Mahir'in ellerinde size ait olduğundan daha çok ait duruyordu.

Bu da her defasında bir adım geri durmanıza sebep oluyordu.

Dün akşam kendisine yaşattıklarından sonra biraz da olsa mahçup olması yada en azından öyleymiş gibi bakması gerekmez miydi?

Gözlerinde gram pişmanlık yoktu.

Bu durum Bahar'ın öfkesini perçinliyordu.

Hafize teyzeyle tüm gün konuştuğu şeylere kanmayacaktı!

Ne olursa olsun kendini uzak tutacaktı bu Hamza Mahir'den!

Hala adamın önünde dikiliyordu ve bu süre içinde vücudu kaç defa tavaf edilmişti, alenen incelenmişti sayamadı Bahar.

Hışımla söylene söylene içeriye doğru girdi.
"Utanmaz herif!"

Mutfaktaki lavaboda çarçabuk ellerini yıkadı. Üstü başı için yapılacak maalesef bir şey yoktu zaten genç kızın da bu durumu önemsediği söylenemezdi.

Tekrar dışarıya çıktığında Hamza Mahir ve Hafize teyzeyi konuşurken buldu.

"İlaçların bittiyse biz burda neciyiz Hafize hanım? Yarın sabah Ferit'le hastaneye gidip kontrollerini yaptırıyorsun!"

Sesi bir miktar azarlar gibi çıksa da karşısındaki kadını düşündüğü belliydi.

"Beyim daha iki gün oldu biteli ihmalkarlık işte" 

Hamza Mahir bir taraftan yaşlı kadını dinlerken diğer taraftan da ayaklanmıştı.

Kızın da kapıda dikildiğinin farkındaydı elbette ama oralı olmuyor gibiydi.

"Sen bize lazımsın Hafize hanım. Kendin için değilse de bizi düşün iyi bak sağlığına. Yarın sabah gelme erkenden gidin Ferit'le. Bahar hanım bir sabah kahvaltı hazırlayabilir herhalde?"

Bahar kendisine atılan topla konuya dahil oldu.

Normal zaman olsa kesinlikle itiraz eder bu adama kahvaltı falan hazırlamazdı hatta zıkkımın kökünü yesindi ama araya Hafize teyzenin sağlığını sokmuştu bir kere eli mahkum evet diyecekti!

"Tabi tabi Hafize teyze bi kahvaltı için gelme sen hiç ben hallederim."

Hamza Mahir'in dudağının bir kenarı belli belirsiz kıvrıldı, iki kadın da şahit olamamıştı bu ana.

Hafize hanım elbetteki kendisine kahvaltı hazırladıktan sonra da gidebilirdi fakat özellikle böyle olsun istemişti adam.

Bahar'ı köşeye sıkıştırmak hoşuna gidiyordu.

Bazı şeylerin elbetteki farkındaydı kızın gözleri kendisine kırgın bakıyordu. Dün gecenin onu ne kadar etkilediğinin ve de üzdüğünün de farkındaydı fakat böyle olması gerekiyordu.

Gümüşpala bir yola çıkmıştı şu saatten sonra hedefine ulaşmadan kimse onu durduramazdı. 

Hafize hanıma iyi akşamlar dileyip kızın elinden tuttuğu gibi oradan ayrıldı.

GÜMÜŞPALAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin