Bölüm-56

25.3K 1.9K 242
                                    


Herkese Merhaba,

Öncelikle öğrenci kardeşlerimin yeni dönemi hayırlı olsun. Çok güzel ve başarılı bir eğitim yılı sizinle olsun inşallah.

Upuzuuun bir bölümle geldim. Beklediğinize değdiğini söyleyebilirim.Umarım siz de bölümle ilgili fikirlerinizi benimle paylaşırsınız da bu şekilde karşılıklı bir iletişimi yakalamış oluruz. Habire kendi kendime konuşuyormuşum hissiyatından kurtulmuş olurum:))

Keyifli okumalar🩷

Zeliha hanım akşamüstü saatlerinde Hafize hanıma yardım için mutfağa girmişti. Akşam yemeği hazırlıkları başlamış iki kadın çoğu zaman yaptıkları gibi iki koldan girişmişlerdi.

"Bahar'ım çok sever etli yaprak sarmasını ne iyi ettin de saralım dedin vallahi."

Mutfaktaki büyük yuvarlak masaya oturmuşlar önlerinde kocaman bir tencere iç ve dağ gibi yığılı yapraklarla hem muhabbet ediyorlar hem de sarma sarıyorlardı.

"Öyle öyle iyi oldu gerçekten. Hem Hamza beyim de çok sever.Biraz fazlaca saralım da Yiğit Ali'yle Nejat oğlum da götürsün. Kim saracak onlara yaprak sarması."

Hafize hanımın hemen oğulları gibi gördüğü adamları kayırması Zeliha hanımı güldürmüştü.

"Sen de hiç kıyamazsın Yiğit Ali'yle Nejat'a Hafize hanımcığım."

İki kadın da oldukça maharetliydi hızlı hızlı sarıyorlardı. Zeliha hanım tepsinin üzerinde sararken Hafize hanım yılların tecrübesiyle herhangi bir şeye gerek duymuyor elinde yapıveriyordu.

"Elimde büyüdüler Zeliha hanım kıyamam tabi ya nasıl kıyayım?"

Ses tonundaki merhametten iki adamı da çok sevdiği anlaşılıyordu yaşlı kadının.

"Sahi ne zamandan beri yanındalar Hamza oğlumun?"

Hafize hanım şöyle bir hesap yapar gibi duraksadı önce.

"Yalan olmasın on iki on üç yaşlarında varlardı Hamza beyim tutmuş kollarından getirmiş eve. Babası başta istemedi haklı adam iki tane sokak çocuğu, serseri kılıklı bir şeylerdi."

O günler Hafize hanımın aklına geldikçe yüreği hep cız ederdi. Sokaklarda vakit geçirmekten kapkara kararmış iki tane pırlanta gibi çocuktu. Dün gibi aklındaydı. Önceleri müştemilatta kalıyorlardı. Rafet bey de zamanla ikna olmuş, sevmişti bu delikanlıları. Gel zaman git zaman derken aileden olmuşlardı.

"Yok muymuş anaları babaları?"

Zeliha hanımın sorusu üzerine düşünce denizinden sıyrıldı kadın.

"Bu iki kafadar yetimhaneden kaçmışlar. Hala delibozuklar zaten orada falan zapt edemezsin ki bunları."

Bir yandan ellerindeki işe diğer yandan muhabbete dalan kadınlar Yiğit Ali'nin sesiyle irkilmişlerdi.

"Kimmiş bakayım delibozuk Hafize anne?"

Genç adama doğru başını çeviren Hafize hanım gülümseyerek sevgiyle baktı.

"Sensin bu evin delibozuğu başka kim olacak?"

Yiğit Ali masaya doğru yaklaşarak henüz çiğ olan sarmalardan birini ağzına götürdü.

"Nejat torpillin tabi senin ancak bize dersin."

Yaşlı kadın ikinci sarmayı götüren genç adama yalandan kızgın bakışlarla baktı.

"Oğlum şunu çiğ yeme karnında kurt olur diye çocukluğundan beri tembih etmiyor muyum ben seni?"

Yiğit Ali umursamayarak önceki konusuna ısrar etti.

GÜMÜŞPALAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin