Bölüm-1

267K 5.7K 1.4K
                                    

İstanbul'da, ağustos ayının kavurucu sıcaklarının hakim olduğu alelade bir yaz günüydü sıradan insanlar için.

Şehirden oldukça uzak hemen orman sınırının şehre bakan yüzünde, görenlerin hafızalarına kazınacak kadar yüksek ve kalın bahçe duvarlarının çekildiği, iç tarafına göz alabildiğince ağaçlandırma yapılmış, belli belirsiz çatısı görülen oldukça lüks olduğu tahmine yer bırakmayan devasa villada neredeyse güneşe bile görüş izni kapatılmıştı.

Onlarca dönüm arazinin üzerine kurulan bu yerleşkenin sahibi Hamza Mahir Gümüşpala çalışma salonunda her zamanki üçlü koltuğun tam ortasına oturmuş sağ ayağını sol bacağının üzerine atmış yavaş yavaş tesbihini çevirmekte diğer yandan da Türk kahvesini içmekteydi.

Rutin olarak bu işlem her sabah gerçekleşir tüm bu süre içinde sağ kolu Yiğit Ali ve sol kolu Nejat orta sehpanın karşısındaki tekli koltuklara oturur ağabeylerine piyasadaki işlerin gidişatı hakkında günlük bilgi akışı verirlerdi.

Gümüşpala bu iki adamı severdi, deli dolulardı ama has adamlardı. Yiğit Ali güneydoğuya oradan da Irak'a yapılacak sevkiyattaki aksamadan bahsediyordu öfkeyle.

"Abi doların yükselişini fırsat bildi bu orospu çocukları malları çok yüksekten açıyorlar. Bizim sevkiyat gecikirse tüm ortadoğuya giden silahlar gecikir başımız ağrır yok yere. Ben diyorum ki gideyim sıkayım kafasına itin sen sağ ben selamet."

Gümüşpala'nın gözü çektiği tesbihte kulağı Yiğit Ali'deydi.

"Aslanım konuştuğumuz para zaten dolar üzerinden değil miydi vereceğimiz miktar neden değişiyor?"

Yiğit Ali hararetli bir şekilde devam etti.
"Abi Türkiye'deki diğer müşterileri ekonomiden kaynaklı sıcak para sıkıntısına girdi bu da ya daha çok mal alın yada aldığınız kadarının fiyatını arttırırım diyor. Aklı sıra bize girecek kendisi zarar etmeyecek pezevenk." 

Hamza Mahir konuşmadan tesbihini çekti bir süre sonrasında bakışlarının hedefi doğrudan Yiğit Ali ve Nejat oldu.

"Sevkiyat iptal."

İki adam da aniden gelen kararla kalakaldılar soru
işareti beliren gözlerle önce birbirlerine sonra da karşılarındaki adama bakarken ilk itiraz eden Nejat oldu.

"Abi büyük zarar ederiz. Çok yatırım yaptık. Biz de kızdık eyvallah da iptal etmek ağır olmadı mı?"

Gümüşpala oturduğu koltuktan hafifçe doğrulup taviz vermeyen tavrıyla net bir şekilde konuştu.

"Bizde söz ağızdan bir kere çıkar.Benden başka kimin parası, nüfuzu o silahları sınırdan geçirebilecekmiş görelim bakalım. Gelsin yavşaklığı için özür dilesin önce ibne."

Tekrar rahatça arkasına yaslandı. Ortamın sessizliğini bozan telefon sesi oldu.

Nejat oturduğu yerden ayağa kalkıp hemen telefonu açtı muhakkak bekledikleri önemli haberle ilgili olmalıydı.

Karşıdan Selim'in kalın sesi duyuldu

"Nejat abi işlem tamam abi İstanbul'a girdik doğrudan eve mi getirelim?"

Nejat bir eli lacivert takımının pantolonun cebinde, doğrudan yemyeşil  bahçeye kapısı olan devasa pencereye doğru yürüdü.

"Sen direkt eve getir koçum. Dikkat edin abi patırtı gürültü istemiyor."

Bunun üzerine Selim hiç bir problem çıkmayacağına dair garanti cümleleri sıralayıp telefonu kapatmak durumunda kalmıştı.

Nejat telefonu kapattıktan sonra tekrar yerine dönerek oturmadan ağabeyine bilgi verdi.

GÜMÜŞPALAWhere stories live. Discover now